Şair ve Bilgin Ehmedê Xani halkımızın bir moral değeridir. Şimdiye kadar bu moral değerimize ve onun eserlerine ilişkin birçok çalışma yürütülmüş ve hala yürütülmektedir. Filozof Ehmedi Xani üzerinde özellikle son çeyrek yüzyıldır önemli çalışmalar yapılmaktadır. Kitap basımından tutalım, film çalışmaları, festivaller, dans gösterileri, dernek kuruluşları, heykel dikimleri yanında üniversitelerde Xani ile ilgili kitaplar okutulmakta, bunun üzerinde tezler yapılmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki yıllarda da Xani ile ilgili çalışmalar olacaktır. Bu önemli çalışmalar Xani’nin üstendeki bilinmezlik zırhını kaldıracak ve onu gerçek kimliğiyle buluşturacaktır.
Bölgemizde, özellikle de ilçemiz Bazid’de halkın Ehmedi Xani’yi çok sevdiği, neredeyse kutsal bir kimlikle donattığı, bilinen bir gerçektir. Çoğu kez yemin edilirken Allah adını kullanmak yerine “Sere Ehmede Xani”, “Sere Xani Baba “ denilmesi normalleşmiştir. Xani’nin kabristanı, türbe ve camisinin bulunduğu alan, halkın hem mesire, hem de ziyaret yeridir. Mekânı ibadet, ziyaret, ümit (yani tedavi), hem de kutsal alan olarak ilgi odağıdır. Özellikle yaz ayları ziyaretçilerle dolup taşmaktadır. Halk kendisini, Xani’nin evladı, Xani’yi de Baba olarak görmektedir. Doğmadan ve doğduktan sonra hemen her çocuk ona adanır. Her anne kendisin Zin olarak algılar çocuğunu da Mem u Zin aşkına benzer aşkının hasadı sayar. Xani’nin dini kişiliğine de muazzam bir bağlılık vardır. Yeminlerde mihenk taşıdır. Halkın günlük yaşamında her alanda yaşamsallaşmıştır. Ehmedê Xani’nin doğum tarihi, kendi eseri olan Mem u Zin de gösterilmiştir. Ehmedê Xani Hicri 1061(M.S.1651) tarihinde Doğubayazıt’ta doğmuştur. Şair, Âlim, Bilgin, Kürt Dil Uzmanı, Filozof, Öğretmen, Pedagog, Saray Kâtibi vb gibi kimlikleri bulunan Xani’nin babası Şeyh Elyas, dedesi Eyaz, büyük dedeside Rüstem’dir. Xani, onun soyadı gibidir. Bu iki nedenden kaynaklanmaktadır. Biri yerleşim alanı bağımlılığı diğeri de mensup olduğu aşirettir. Xani aşiretine mensup olan Ehmed’in şöhreti olunca Xani soyadıyla anıldı.
Babası Şeyh Elyas, Kızıldıze (Kırmızı Kale- Ortadirek) köyünde kadılık görevinde bulunmuştur. Kızıldıze tarihi kervan yolunun İran’a açılan son kapısıdır. Buradan geçen kervanlardan alınan baç(haraç, gümrük harcı)ile İshak Paşa Sarayının inşaat finansmanı sağlanmıştır. Bugün Kızıldize’nin temelleri harabe şeklindedir. Köyün eski mezarlığına Xani Mezarlığı denmektedir.
Ehmedê Xani, İshakpaşa Sarayının temeli atılırken (1684) dua okumuştur. Beyazıt’ta Muradiye Cami’nde imamlık yapmıştır. Mir’e divan kâtipliğinde bulunmuştur. Mir Mihemed Pir Bela ile yakınlığını, ona sevgisini bir şiirinde ifade etmiştir, ölümüne dair üzüntüsünü belgelemiştir. Mir adına İran sınır Serdar’ı ile alınan karara imza atmıştır.
Ehmedê Xani’yi çok derinden etkileyen önemli iki tarihsel olgu var. Biri doğumundan önce 12 yıl önce, diğeri de doğumundan 14 yıl sonra gerçekleşen iki önemli tarihsel olay şunlardır;
1-Kürt coğrafyasının ilk defa ve Kürtlerin iradesine rağmen ikiye bölünmesini sağlayan Kasri Şirin (1639) anlaşması;
2- Bitlis Kürt Beyliğinin bağımsızlığına (1665) son verilmesi.
Ehmedê Xani Kasri Şirin anlatmasıyla ilgili şöyle diyor:
Bir tas bu berrak sudan
Değişmem Kevser’in Havuzuna
Kasri Şirin anlaşmasında
Göremiyorum hiçbir çıkar yol
Karardıktan sonra günümüz
Yeğdir Ambere ölüm.
Ehmedê Xani, bu coğrafyanın en eski halklarından biri olan Kürtlerin cahil ve yoksul bırakıldıklarını, baskı altında yaşadıklarını görüyordu. Doğuda Safevi, Batıda Osmanlı egemenliği arasında sıkışıp kalan, kendilerine ait merkezi bir otoriteden yoksun ve ayrık aşiretler biçiminde bir yaşam sürdürüyordu.
Dönemin eğitim kurumları olan medreseler de Arap dili ve Kültürünün yoğun etkisi altındaydı. Kürt aşiretlerini bir çatı altında toplamayı düşünen Xani, yeni bir sosyal ve siyasal yapı oluşturmayı düşünüyordu. Tasarladığı ulus-devlet veya demokratik hukuk devleti sistemini “Mem u Zin”de büyük bir ustalıkla işliyor.
Xani’ye göre ortak kollektif bir irade olmadan birlik sağlanamaz, birey özgürleşmeden ortak irade oluşamaz, özgür iradeli bireylerden oluşmayan bir toplum kollektif bir irade yaratamaz. Ortak iradesi olmayan bir halkın dili ve kültürü gelişemez, parası değer kazanamaz, gelişemeyen güçsüzlüğü, güçsüz olan da tutsaklığa mahkûmdur. Bilgisizliğin neden olduğu tutsaklık yoksulluğa, sefalete ve cehennemi bir yaşama yol açar. Halkların özgürlüğünün kaynağı”Demokratik Hukuk devletidir, iradeyi bilim ve adaletle, ana gövdeye kan akıtan kalbi aşkla buluşturalım” der Xani. Mevcut duruma dikkat çeken Xani, bazı tespitler yapıyor ve şu önerilerde bulunuyor;
Olsaydı eğer bir başı yücemiz
İyilik sahibi bir şiir isteyenimiz
Sikkeyle basılırdı bizim de külçemiz
Ve kalmazdı böyle kuşkulu ve geçersiz
Ne denli saf ve temiz olurlarsa olsunlar
Altın ve gümüş sikkeyle değer bulurlar
Bizimde bir padişahımız olsaydı eğer
Allah ona bir taç verseydi eğer
Belirlenmiş olsaydı onun için bir taht
Açıkça açılırdı bizim için de bir baht
Elde edilseydi onun için bir taç
Acırdı ve de yerdi biz öksüzler için gam
Kurtarırdı bizi soysuz ve açgözlü çıkarcıların elinden
Bize galip gelmezdi şu Rom, ona yenilmezdik
Ve baykuşların elinde viraneye dönmezdik
Türklere ve Taciklere yenilip boyun eğmezdik
Neyleyim ki ezelden beri Allah öyle yaptı
Bu Rom’u ve Acem’i bize saldırttı
Onlara bağımlılık gerçi veriyor utanç
Ama ünlü kimseleredir bu utanç
Beylerin omzundadır bu namus ve egemenlerin
Güçleri nedir ki yoksulların ve şairlerin
Her kim elini kılıca götürüp gösterdiyse himmeti
Erkekçe ele geçirdi o kendisi için devleti…
Xani ilk okumaya aile içinde babası İlyas’tan hukuk kuralları ilim kaynaklı bilgilerle okumaya başladı. Bir yönünü okula, bir yönünü de divana vererek eğitimini yapması sağlanıyor. Okulda bilim, divanda yaşam derslerinde büyüdükçe okuma düzeyi de yükseliyor. Feqilik derslerinde Arapça öğrenir. O dönemde imkânı olanlar yüksek öğrenimlerini feqi okullarında yaparlardı. Xani için bu imkânlar oluşur. Beyazıt’taki Muradiye medresesine gider. Bir süre sonra Beyazıt ve çevresindeki tüm camileri gezer ve Ahlât ve Bitlis medreselerinde öğrenim görür. Botan ve Mezopotamya da devam eder öğrenimine. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde uzunca yıllar öğrencilik hayatı yaşadı. Kâbe’yi tavaf ettiği, Mısıra gittiği yazdığı eserinin içeriğinde açıkça görülmektedir. Bilhassa Suriye medreselerinde Antik Yunan felsefesini, Mezopotamya ve İran medreselerinde de tasavvufu (İslam felsefesini)astronomi, şiir ve sanat tekniğini öğrenmiştir. Bunun yanında, buralarda Feqiye Teyrana, Ehmedi Ciziri’ye Hipokrat’a, Platon’u, Aristo’yu Farabi’yi, Şahabettin Sühreverdi’yi, Mühyettin Arabî’yi, Ali Heriri’yi, Firdevsi’yi, Ömer Hayyam’ı, Nizami’yi ve birçok ilim adamlarını öğrendi. Her yerde isim yapmış âlimlerle araştırır ilmi ve bilimi daha da ilerletmek için onların yanında diplomasını aldıktan sonra Beyazıt’a eğitim vermeye çalışır.
Halk içerisinde otorite ve saygınlığı vardı. Toplum içinde iki yeri vardı. Biri ilim, diğeri de misafirperverliği, mertliği ve dindarlığıydı. Söz ve maneviyatı herkesin üzerinde derin etkiler bırakıyordu.
Xani öncesiz değildir. Filozof Xani’nin felsefesindeki duygunun çiçeklenmesinde rol oynayan şairler, Xani’den öncede vardı. Melayê Cizirî, Feqiye Teyran, Hakkârili Mella Bate, Şemdinanlı Ali Heriri ve diğerleri Ehmedi Xani’nin eşsiz eserlerine zemin hazırlamıştır. Kürt düşünce ve edebiyat dünyası kopuk olsada, değerli eserleri tarihsel süreç içinde günümüze taşıyabilinmiştir. Xani ile ilgili en önemli belirlemenin sonrasız kaldığı tespiti yerinde olacaktır. Dönemine göre çok ileri olan Xani düşüncesi, ünlü Kürt mirleri ve aşiret reisleri tarafından hiç dikkate alınmıyordu. Alt düzeydeki din adamları ise bu düşünceleriyle hafızalarına alarak taşıyıcılık yapmaya çalışıyor olmalarına karşın fazla etkili olmadılar. Ama bir edebiyat mirası bırakılarak Kürt düşün hayatının gelişimine büyük katkılar sağlamıştır. Xani Kürt edebiyatının önemli şahsiyetlerine de dikkati çekip o konuda da bize bilgi kapısını göstermiştir;
O zaman geri getirirdim Melayê Cizirî’nin ruhunu,
Onunla diriltirdim Elî Herirî’yi.
Bir keyif verirdim ki Feqiyê Teyrane
Ki edebe kadar hayran kalırdı.
Ehmedê Xani’nin siyasi özlemi, düşünceleri açıktır ki o dönemin genel atmosferinden doğmuştur. Bu dönemde, Kürt düşün hayatının geri olduğu açık. Ancak bu, Kürt düşünce ve mirasına sahipti. Fakat bu Kürtlerin sosyo-ekonomik koşullarından dolayı yaygınlık kazanamamıştı. Çok dar sınırlar içinde düşüne hapsolmuştu. Bu, bir idari yaptırımdan çok sosyal ve kültürel nedenlerden kaynaklanıyordu. Xani daha çok birlik ve ittifak parolalarını kullanarak sesini yükseltiyor, Kürtlerin kendi aralarındaki çelişkilerine de dikkat çekiyordu. Bu tür şartlar altında Beyler Xani’yi anlayamadılar. Kısaca bu modern düşünceler pratikleşmeyip sonrasız kaldı.
Şair, Bilgin ve Filozof Xani, ardında birçok eser bırakmıştır. Bunlar önemli ve edebiyat tarihinde paha biçilmez bir değere sahiptir. Bilinen üç eserin dışında 74 şiiri tespitlidir. Yazılmamış divanı da yazılacaktır. Coğrafya ve Astronomi ile ilgili Erde Xweda adlı eserinin var olduğu yaygın bir kanıdır. Bilinen eserlerinde önce Nûbara Biçûkan (Çocuklar için ilk meyveler–1683-),sonra Aqideya İmanê (İmanın Şartları–1687-) ve 1695’te şaheseri olan Mem û Zin’i (Onlar Destan’ı) bitirmiştir. Xani’nin eserleri okunup incelendiğinde ortaya üç sonuç çıkmaktadır.
Birincisi; Xani, Kürtçenin yanı sıra Arapça, Farsça ve Türkçeye de hâkim olmasına karşın, edebiyat metinlerini yalnızca Kürtçe yazmıştır.
İkincisi; bir filozof, düşünür olarak Xani, yazılarını, halkı adına düşüncelerini yaymanın bir yolu olarak kullanmıştır.
En son olarak da Xani, bütün yazılarında öncü, yetenekli ve yaratıcı bir şair ve yazar kimliğini birleştirmektedir.
Xani’yi daha iyi anlamak için paha biçilmez değerdeki üç eseriyle ilgili özet görüşlerimizi şöyle belirtebiliriz:
NÛBARA BİÇÛKAN (1683)
32 Yaşındayken çocuklara yönelik yazdığı Nûbara Biçûkan adlı eser,bir eğitim manifestosu niteliğindedir.Çocuklara yönelik bu eseriyle karşımıza bir eğitmen ve pedagog olarak çıkmaktadır.Xani’ye göre ; ”Eğitimin teorisi özgürleşmektir.” Nûbara Biçûkan’da eğitimin amaç ve ilkelerini onüç (13) maddeden özetliyor;
1-Her külfetin bir mükâfatı vardır, öğrendiklerinizi tekrarlayarak pratiğinizi geliştirin, Bilgi insan iradesinin ve aklının gelişmesi için gereklidir.
2-İnsan iradesinin akıl, duygunun merkezi ise gönüldür; bilim gözüyle görün, duygu gözüyle sevin.
3-Öfke ve kavgayı değil, sabrı ve barışı tercih edin, çünkü bu, birliği ve beraberliği olgunlaştırır.
4-Amacınıza ve ülkünüze doğru yönelin, zaman kaybetmeden yol alın, hedefinizi Kâbe gibi bilin.
5-Kibir cehaletin eseridir, cehaletinizi bilgiyle giderin, bunu yaparak değer kazanır ve yücelirsiniz.
6-Duyguların binicisi akıl olmalı, dizgin daima aklın elinde olmalıdır.
7-Bilime sarılın, zira o size bilinmeyeni bahşeder.
8-Eğer lider veya saygın bir insan olmak istiyorsanız doğrulardan asla şaşmayın, duruşunuz İsa, Musa, Sokrat, Hallacı Mansur, Bistami, Suhreverdi ve Pir Sultan Abdal duruşu olmalı, zira adaletsizliğe karşı onurlu duruşta Tanrı duruşu vardır.
9-Her ne yaparsanız güzel yapın, cazip ve etkileyici olsun.
10-Yarışta öne geçmek istiyorsanız ilme yönelin, pratiği kendinize sanat eyleyin.
11-Her kim ki,bir ilim tahsil etmişse o bir devlet sahibi olmuştur.
12-Hayata ve sevdiklerinize bahar sevgisiyle sarılın, sarılın ki, bahar çiçekleri gibi açılsın.
13-Eğitmenleriniz taş yürekli olsa bile, siz daima onlardan isteyin, isteyin ki elde edebilesiniz.
Bu kitap, Xani’in masum biçimde yazdığı Arapça-Kürtçe bir sözlüktür. Nübar, çeşitli şiirsel uyaklar ve ritimlerle yazılmış 14 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm öğrenmenin ve dürüstlüğün yararları, öğretmenlerin görevleri, sabırlı olma, mücadele, bilgiyi pratikle bütünleştirme ve daha birçok başka konuda içten bir öğütle başlar. Nûbar Kürt dil tarihindeki ilk sözlüktür. Ondan önce başka bir Kürt sözlüğü yoktur. Bu Xani’nin Kürt diline büyük bir önem verdiğinin ve bu dilin gelişmesi için uğraştığının açık bir kanıtıdır.
Xani, bu değerli eserinde çocuklara aklın ve bilimin yolunu gösteriyor, onlara anadillerinin yanında evrensel bilim dilini öğrenmelerini öğütlüyor. Bu eserin kurgusu şudur; Kendinizi tanıyın, kendinizle ve çevrenizle barışık olun.
Eğitimin birinci aşamasında insan kendi gerçeğiyle karşı karşıyadır, Xani çocuğa bunu öğretmeye çalışıyor, bu eserinde hem pedagoji, hem de Kürt diliyle ilgileniyor. Xani’nin bu çalışmadaki amacı hem bir eğitim sistemi oluşturmak hem de Kürtçeyi kurallı olarak çocuklara öğretmektir.
Xani, Kürt diline büyük bir önem vermesine rağmen, ona hizmette bir dilbilimci olarak değil bir düşünür olarak rol oynadı. O,dilin bir ulusun varlığını oluşturan en temel unsurlardan biri olduğunu savundu. Bu nedenle o,dili geliştirme görevini yurtsever bir görev olarak görüyordu. Daha sonra Mem u Zin’de Xani bu görevi kapsamlı bir şekilde gerçekleştirme imkânını buldu. Ayrıca Xani halkına yöneliyor. Nubar’la yazılarını, politik düşüncelerini yaymanın bir aracı olarak kullanmak istediği izlenimini veriyor.
Xani bu eserin yazılış amacını da şöyle belirtiyor’´Bu sözlük Kürt çocukları için örülmüştür. Kürt çocukları ilmi öğrendiklerinde, okuduklarında zorluklarla karşılaşmasınlar diye çıkarttım.’der. Burdan da Xani’nin Nübar’ı yazmakla öğrencilerin çoğunlukla Arapça olan dersleri öğrenmelerine yardımcı olmak istemiştir. Genç kuşaklarına güven duyuyordu ve onların yöneticilerle toprak sahiplerinin değil halkın umudu olacaklarına inanıyordu. Savunduğu görüşlerin gerçekleşmesi için kendi kuşağını değersiz bulan Xani, bu nedenle eserini umut bağladığı çocuklara adadı. Bir de Xani, eğitim ve öğretimin ‘beyin kapısının kilitlerini açmak’, halkını derinden etkileyeceği ve onları kurtuluşa götürecek yolları aramaya teşvik edeceğinin bilincindeydi. Nubar Kürtçe anlamlarıyla birlikte 954 Arapça sözcük içermektedir. Xani bu sözcükleri yaşamın ve bilginin çeşitli alanlarından derlemiştir.
EQİDEYA İMANE(1687)
Ehmedê Xanî ikinci eseri olan Eqîdeya İmanê’yi 1687 de gençlere yönelik
olarak yazıyor. Bu eserinde kararlı ve inançlı bir gençlik yetiştirmenin
yöntemlerini belirliyor. Hedefe kilitlenmenin, bunun pratiğini yapmanın
yol ve yöntemlerini anlatırken;”Birey tarihini, coğrafyasını, yöresini, kültürünü
ve edebiyatını bilmeli, doğrulara yandaş olmalı, köleliği reddetmeli ve hür iradeyi
esas almalı, amacını Kâbe gibi görmeli ve ondan hiç şaşmamalı “ diyor Ehmedê Xanî.
Ehmedê Xanî, Eqîdeya İmanê çalışmasıyla da gençleri eğitmek ve belli
bir hedefe yönlendirmek istiyor. Xanî, gençleri daha etraflıca ve derinlemesine eğitmek,
onları belli bir amaca doğru yönlendirmek istiyor.
Eqida İmanê (İmanın Şartları)Xani’in İslam’ın temellerinden söz ettiği, insanlara
tapınmayı ve din konularını Kürt dilinde açıklamaya çalıştığı,73 beyitten oluşan uyaklı bir
dini kitaptır. Bu kitabın önemi; Kürtçe yazılmış olmasıdır. İbnül Esir, İbni Xalikan,
Ebul Fida, v.b. gibi birçok ünlü Kürt din adamı ve bilgini daha önceleri eserlerini
Arapça ya da Farsça yazmışlardı.
Yaşadığımız topraklarda tarihsel süreç içerisinde dil ve kültür yine gelenek ve
göreneklere büyük ölçüde Arapça egemen kılındı. Bu yayılmacılık halkların dil,
kültür ve yaşamlarını o kadar etkilediği, neredeyse yaşamın rengi soldu. İşte bu
gerçeklik göz önünde bulundurulduğunda Xani’nin İslam’ın temellerini Kürtçe
açıklamasının ne denli cesurca bir tutum olduğu anlaşılmaktadır. Xani İslam’ın
öğretilerini açıklamasının yanı sıra, Kürt dilini de geliştirdi ve onu din eğitiminde
kullanılabilecek bir dile dönüştürdü. Ayrıca din konularının Kürtçe de yazılabileceği
konusunda insanları ikna ederek onlara bunun günah yada kusur olmadığını gösterdi.
Xani den önce Mele Ehmede Batê (1414–1495), Mewlüde Nebi
(Peygamberin Doğumu ) adlı bir din kitabını Kürtçe yazmıştı. Bu kitap,
20 bölümden oluşan uyaklı bir metindir. Kitap, Hz Muhammed’in doğumu,
yaşamı, büyüklüğü ve yüceliğiyle ilgilidir. Mele Ehmede Batê, doğal olarak,
Kürtçe bir din kitabı yazma konusunda Xani’den önce gelmektedir. Xani’nin bu
kitabı okuduğuna, hatta Batê’nin ya da kitabının adını duyduğuna
ilişkin bir kanıt bulunmamaktadır. Xani Mem u Zin de, kendisinden önce yaşayan
Kürt şairlerinden yalnızca Melaye Cıziri, Eli Heriri ve Feqiye Teyran ın adını anmaktadır.
MEM U ZİN (1695)
Ehmedê Xani’nin şaheseri olan Mem û Zîn (Onlar Destanı ve Kürtlerin Kurtuluş
Destanı olarak da anılıyor) birçok yönüyle bizim için önemli ve değerlidir. Hangi
yönden ele alırsak alalım, toplumumuzla bağlantılı bir durumla karşılaşırız. O
dönemin Kürt toplumu, etnografik, ticaret, tarih, astroloji, Kürt edebiyatının
düzeyi, Kürt gelenekleri ve görenekleri, aydınların yaşam biçimi, medrese eğitimi,
tasavvuf ve felsefe, kültür ve sanat yönlerinden ele alınmış ve değerli bilgiler
verilmiştir.Bu yönüyle eserin Kürt toplumunun üç yüz yıl önceki yaşamına
ayna tuttuğu söylenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder