Burnê Sor ve Burnê reş’teki savaşlardan iki gün sonra direnişçiler, Ağrı'nın kuzey-doğusuna ve İğdır ovasının doğusuna düşen,
Sovyet sınırına çok yakın olan BAŞAN (Aralık) şehrine girip burayı işgal ederler.
Nahiyede bulunan askerler şehri terk edip, kaçmaya başlarlar peşlerine düşen direniş güçleri 150 kişiyi esir alırlar.
Çatışmalarda çok sayıda asker de yaşamını yitirir. Geri kalanlar ise, Aras nehrini geçerek Ruslara sığınırlar.
Ruslar, askerlerin peşle-rinden gelen direniş güçlerine ateş açarak askerlere yaklaşmalarını engellerler, iki gün sonra da silahları ile birlikte Markat köprüsünden geçirerek Iğdır’a ulaştırırlar. Nahiye halkı Türkçe konuştukları halde direnişçileri sevinçle karşılar. Burada hükümet konağına asılı Türk Bayrağı indirilerek yerine Kürt Bayrağı asılır ve altın da kurban kesilir..
Bu arada Başkente (Aralık) yardım gelmesini engellemek için, Emeré Besé ile Van’dan gelip Kelturilerin içine yerleşen Mele Hüseyin, Iğdır-Başkent yolunu kapatır, başkentte sekiz saat süren çatışmalarda yaralanan askerlerin çoğunun tedavisini bizzat ihsan Nuri yapar.
Başkent savaşlarında Aslen İran’lı olan fakat daha sonra İran’a küserek gelip Ağrı Dağı’nın batısına yerleşen kızılbaşoğlu aşireti reisi Abdullah Xelef direnişçilere destek olur.
Ömerê Besê ile birlikte direnişçilerin Başkentle uğraşmaları esnasında Türk askeri güçlerince ele geçirilen taşburun karakoluna saldırırlar.
İhsan Nuri Paşa Anlatıyor: 'Türkler burada çok miktarda asker bırakmışlardı. Ben ve Bro Hesikê de o tarafa gitmiştik. Ömere Besê Türklerin üzerine kahramanca saldırarak, onları çadırlarından çıkardı. Fakat ne yazık ki, bu çatışmanın toz dumanı içinde bir kurşun bu kahramanın göğsüne değerek, onu Kürtlerin özgürlük şehitlerinin arasına kattı. Kürt savaşçıları savaştan çekilmeyerek, Türklerin elinden birkaç tepeyi aldılar. Daha sonra, İğdır'dan yük arabaları ile gelen Türk yardım kuvvetleri yetişince savaşçılarımız mecburen geri çekildi. Bizim kaybımız çok azdı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder