Xoybûn Yakın Kürt tarihinin en önemli siyasal organizasyonlarından biridir. İlk Modern Kürt örgütü kabul edilmesi abartılı olmasa gerek… Onu ortaya çıkartan şartlar, 1925 Hareketi sonrası Kuzey Kürdistan da oluşan ve Kürtler için oldukça zor bir dönem olan süreçte oluştu.
Ağır bir yenilgi alınmış, tahribat büyüktür. Devlet güçleri çok yönlü bir saldırı başlatmışlardır. Yenilgiyle birlikte başlayan terör ve baskı ortamında milliyetçi Kürt aydın ve yurtseverlerin barınma imkânı kalmamıştır. Kürtlük adına ne varsa saldırı hedefidir. Ama tüm bu saldırılara rağmen, bir birinden kopuk da olsa yer yer direnişler devam etmektedir. İşte böylesi bir ortamda milliyetçi, aydın ve sorumluluk taşıyan Kürt liderleri çareler aramaktalar. Yeniden toparlanma, örgütlenme ve devam eden direniş hareketlerini bir merkezden yönetilmesi gerekliliğine inanırlar. Bunun için de bütün yurtsever Kürt örgüt veya gruplarını bir araya getirme düşüncesi üzerinde yoğunlaşırlar. Bu düşüncelere öncülük edenlerin büyük bir kısmı 1925 yenilgisiyle yada daha önce Kuzey Kürdistan’dan Suriye’ye geçen entelektüel, aydın, ağa, aşiret liderleri vb. şahsiyetlerdir. Fransız Manda yönetimi Kürtlerin bu doğrultudaki örgütleme faaliyetlerinde siyasal geleceği açısından bir tehlike görmemekte hatta çıkar ummaktadır. Bu nedenledir ki ;
“Fransızlar Suriye’deki Kürt göçmenlerinin yaygın milliyetçilik faaliyetlerine ve Şam, Beyrut gibi şehirlerde öncü politik ve kültürel merkezler kurmalarına izin veriyorlardı. Çoğunluğu Türkiye’den Suriye’ye göç etmiş olan muhacirler, aynı zamanda Türk karşıtı hareketin de organizasyonunu sağlayıp, Suriyeli Kürtlerin lideri olmuşlardı.
…Suriye’deki Kürt göçmenlerinin en önemli faaliyeti, 1927’de amacı Kürt milliyetçiliğini yaymak ve Türk karşıtı Kürt faaliyetlerini yönlendirmek olan Hoybûn’u kurmak oldu.”[19]
Naci Kutlay, Xoybûn’un kuruluşu ve kurucularıyla ilgili şunları yazıyor:
“…Türkiye’den kaçan Kürt aydınlarının, Şeyh Sait isyanına katılanlardan Suriye’ye geçebilenlerin ve Şeyh Sait’e karşı devletin yanında yer alıp, 1926’da Batı Anadolu’ya sürgün edilecek ağa ve beylerden Suriye’ye kaçanların katılımıyla oluşan Hoybûn Örgüt’ü, çağdaş bir programdan yoksun, tarihen kaybetmiş Kürtlerin bir örgütüydü. İçinde aydınlar vardı, ama ipler eski aristokrat ve feodal ailelerin elindeydi. Bedirhani Ailesi’nden Celadet ve Kamuran Beyler öncüydü. Vanlı Memduh Selim Bey önemli bir rol oynadı. Haco Ağa ve Serbesti gazetesi başyazarı Mevlanazade Rıfat Bey de vardı.” ( Naci Kutlay, yage)
Rohat Alakom’a göre yeni bir örgüt fikrini ilk olarak ortaya atan ve bu anlamda Hoybûn’un kuruluş çalışmalarına öncülük eden kişi Memduh Selim Bey dir. Bununla birlikte söz konusu sürece katkı sunan birçok şahsiyeti saymak mümkündür; Bunların başında, Naci Kutlayın söz ettiği şahsiyetlerin dışında, daha sonra Ağrı Direnişi’nin askeri komutanlığına atanacak olan İhsan Nuri Paşa, Dr. Mehmet Şükrü Sekban, Şeyh Sait’in Oğlu Şeyh Ali Rıza, Berazi aşireti lideri Mustafa Şahin’i saymak gerekir. Bütün bu şahsiyetlerin yaptığı bir dizi görüşme ve çalışmanın sonunda bugün de Kürtler için hayati bir öneme sahip olan ve örnek alınması gereken “bütün Kürt örgüt ve partilerinin bir çatı altında toplanması” noktasında hemfikir olurlar. Bu çerçevede geliştirilen ilişkiler ve çalışmalar o günün koşullarında faaliyet gösteren ancak 1925 yenilgisiyle pek etkinlikleri kalmamış olan; Kürdistan Teali Cemiyeti, Kürt Millet Fırkası, Kürt Teşkilat-ı İçtimaiye ve Kürt İstiklal Komitesi veya Kürt Ulusal Birliği (Azadi) adlı Kürt örgütlerinin bir çatı altında toplanması konusunda somutlaşır. Artık birlik ve yeniden toparlanma için uygun ve güvenli bir yer ve zaman tespitinden başka her hangi bir engel kalmamıştı. Nihayet 5 Ekim 1927 günü sözünü ettiğimiz örgütlerin temsilcilerinin yanında birçok etkili Kürt şahsiyet ve lideriyle “dağlardaki ulaşılması güç ve emin yerlere sığınmış isyancı savaşçıları temsil eden delegelerin” katılımıyla bir kurultay toplanır. Kürt Ulusal Kurultayı adı verilen bu kurultayın yeri ve zamanı konusunda farklı bilgiler vardır. Örneğin Kurultayın toplanma yeri ile ilgili, İhsan Nuri Paşa ; “Uzak bir yerde”, Süreya Bedirhan ; “Kürdistan dağlarının birinde”, Garo Sasuni; “Yabancı bir ülkede”, bazı kaynaklar da; Lübnan’ın Bahamdun kentinde toplandığını yazmaktadır. Daha farklı yerleri gösteren kaynaklar da vardır. Aynı şekilde Kurultayın toplanma zamanıyla da ilgili farklı tarihler verilmekle birlikte son dönemlerde yapılan araştırmalar sonucunda bulunan örgüt tüzüğünün birinci maddesi bu konudaki belirsizliğe son vermiştir. Söz konusu madde, aşağıda verilen tüzük maddelerinde görüleceği gibi 5 Ekim 1927 tarihini net olarak belirtmektedir. Toplanma yeri olarak Lübnan’ın Bahamdun kenti, genel kabul görmektedir. Bu çelişkili bilgilerin, özellikle yer konusundaki farklı bilgilerin bir bölümü büyük ihtimalle güvenlik nedeniyle bizzat kurultayı toplayanlar tarafından verildiği sanılmaktadır.[20]
Xoybûn’un Amaç ve Hedefleri
Dr. M. Nuri Dersimi, “Hoybûn Kürdistan’ın Türkler elinde bulunan parçasını Türk idaresinden kurtarmayı hedef kabul etmiştir.” diye yazmaktadır, ancak bu konuda daha detaylı bilgilere ulaşmak için örgütün tüzüğüne bakmak gerekir. Bu nedenle Xoybûn’un tüzüğünün ilk beş maddesini aşağıya aktarıyoruz.
“1. 5 Ekim 1927 günü toplanan Birinci Kürt Kongresi’nin kararıyla, Xoybûn ismiyle milli bir Kürt Cemiyeti kurulmuştur.
2. Cemiyetin amacı, Türkiye’nin egemenliği altında bulunan Kürt ve Kürdistan’ın kurtarılması ve kendi milli hudutlarının ayrılmasıdır.
3. Bu gayeye varmak için cemiyet bütün Kürtleri etrafında toplayacak ve karşılıklı çıkarlar doğrultusunda her türlü unsurla ilişkiye geçecektir.
4. Kürt milli andını ve bu tüzüğünün maddelerini ve çalışmayı kabul eden her Kürt, Xoybûn Cemiyeti’ne üye olabilir. Her üye cemiyete girdiğinde giriş parası verecek ve aylık aidatını ödeyecektir.
5. Cemiyete katılacak her kişi yemin edecek ve yetkili bir kurul tarafından kabul olunacaktır. Doğrudan doğruya örgüt işlerinden sorumlular cemiyete kabul edecekleri kimselere aşağıdaki yemin örneğini belge şeklinde yazdırarak imza ettirirler.”[21]) ettirirler.
Tüzüğün ikinci maddesinde örgütün asıl amacının; Türkiye’nin egemenliğinde bulunan Kürdistan’ın kurtarılması ve milli sınırları olan bağımsız bir Kürt devletinin kurulması olduğu çok net olarak ortaya konulmuştur. Üçüncü maddede ise belirlenen amaca ulaşmak için bütün Kürtleri örgütlemeyi hedeflediğini belirterek, milli hedeflere yönelmiş, mahalli- aşiretsel yapılanmaları aşan milliyetçi, çağdaş bir örgüt olduğunu göstermiştir.
Ayrıca Xoybûn’un birinci kongresinde şu kararlar alındı:
“Kürdistan’dan son Türk askeri atılıncaya kadar mücadeleye devam edilmesi,
Bütün Kürt birliklerini yönetecek bir genel komutanlık oluşturulması,
Bu güçlerin organize edilmesi ve modern teçhizatla donatılması,
Türkler tarafından işgal edilen dağların birinde askeri üs oluşturarak, bu üssün depo olarak kullanılması,
Pers Hükümeti ve kardeş Pers halkıyla iyi dostluk ilişkilerinin geliştirilmesi,
Suriye ve Mezopotamya Kürtlerine Manda koşullarına yetinmek ve onlar için hiçbir politik hak talebinde bulunmayıp bu hükümetlerle iyi ilişkiler kurulması”[22]
Görüldüğü gibi bu kararlarla amaca ulaşmak için başvurulacak mücadele yöntemleri ve araçları ortaya konulmuştur. Adeta daha önceki yenilgilerden dersler alınarak, oldukça temkinli ve kararlı davranmaktadır. Verilecek mücadelenin asıl yönteminin askeri olacağı ve bunun için yapılacak hazırlıklar belirtilirken, önemli diplomatik hedeflerde ortaya konulmuştur. Öncellikle benzer kaderi paylaşan ve bu anlamda çıkarları bir olan Ermeni ulusuyla geçmişte yaşanan olumsuzlukların yarattığı güvensizliklerin giderilmeye ve dostluk temelinde ilişkiler geliştirilmeye çalışarak, Panislâmcı hedeflerden uzaklaştığını, tam anlamıyla modern, milliyetçi bir organizasyon olduğunu göstermiştir. Xoybûn belirlediği bu hedeflere ulaşmak için uluslararası ittifaklar kurmaya yönelmiştir. Özellikle milliyetçi Ermeni Partisi Hıncak-Daşnak’la iyi ilişkiler kurulmuş karşılıklı dayanışma ve yardımlaşma içinde olmuşlardır. Bu nedenle Xoybûn karşıtları ve Türk Hükümeti onu yıpratmak, dini tüm çevrelerde karşı muhalefet geliştirmek için bu ilişkileri propaganda aracı olarak kullanmışlardır.
Örgüt İran ve Irak hükümetlerine de benzer dostluk mesajları göndermiştir. Bu mesajlarla cephe daraltılmaya çalışılmıştır. Türk Hükümetine karşı başlatılacak askeri mücadele öncesi verilen “kardeş Pers halkı” mesajıyla İran, hükümetinin aleyhte girişimlerini engellemeye yöneliktir. Her ne kadar, başlayan Ağrı İsyanı’nda İran hükümetinin Türkleri destekleyici faaliyetleri engellenememişse de zekice yapılan diplomatik bir manevradır. Aynı kaygılarla Irak ve Suriye’de manda devletler kuran İngiliz ve Fransız hükümetlerine de dostane mesajlar yollanmıştır. Yukarda 6’nolu kararda görüldüğü gibi, Suriye ve Irak’taki Kürtlere açıkça manda yönetiminin verdiğiyle yetinmeleri ve bu devletlerin hükümetleriyle iyi geçinmeleri, sorun çıkartmamaları telkin edilmiştir. Böylelikle Kuzeyde başlatılacak direnişin hedefini daraltma, güçleri hedefe yoğunlaştırmak, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin desteğini almak ya da en azından tarafsız bırakmayı amaçlanmıştır. Doğrusu oldukça kıvrak bir diplomasi örneği sergilenmiştir. Ne var ki Xoybûn’un bu tutumu, gelenekçi Kürt çevrelerinde kuşkuların oluşmasına ve “bütün parçaya feda edilmiştir” diye yer yer eleştirilmesine neden olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder