bizim ve Beyazit yöteticilerinin yanında”Ben Türk oğlu Türküm” demiş ve Bro Heski ise ona: ”Allahtan diliyorum ki, kardeşlerinle birlikte gömülesin” diye cevap vermişti. Bro, Temir’ ın cesedini tanıyınca ”Allahın da sabrı kalmadı, hainleri çok çabuk cezalandırıyor” dedi. Her iki cesedin bir mezara gömülmesini kararlaştırdık ve öyle de yapıldı. Temirê Keskoi, geride karısı ve çocuklarını, başları dik bırakarak canını feda edeceği yerde, onları kara yüzle ve utanç içersinde bırakarak ölmüştü. Ağrı savaşçıları, ulusal haklarına ve bağımsızlıklarına kavuşmak istiyor ve bunun için Türkler’le savaşıyorlardı. Temirê Keskoi de Kürt’tü ve savaşmaya geldiğine göre gayretli ve cesaretli biriydi. Fakat bilinçsizdi ve gözleri kapatılmıştı. Kendi ulusunun düşmanı olan Türk devleti ile aynı gözlere sahipti. Kürt olduğu halde, Kürtleri öldürmeye gelmişti.
Esir alınan askerleri kendi kaldığım Kurdava köyüne gönderdim. Ertesi gün iki savaşçı bu esirleri alıp İran sınırına götürerek oradaki İran askerlerine teslim ettiler. Esirleri Kurdava’dan yola çıkarılacakları sırada içlerinden birinin ayağındaki çorabın yırtık olduğunu gören Horık isminde yoksul bir kadın, esir askerin üşümemesi için kendi ayağındaki çorabı çıkararak ona vermişti. Bu küçük örnek bile, Kürtlerin Türk esirlerine karşı yiğitçe ve insanca muamelelerini kanıtlıyordu. Fakat Türkler ise Ağrı’ya bağlı olduğunu anladıkları her Kürd’ü öldürüyorlardı.
İhsan Nuri Paşa
AĞRI İSYANI adlı kitap
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder