26 Kasım 2011 Cumartesi

BU BİR TARİHİ İHANET HİKAYESİDİR!!!

1926-1932 yılları arasında, Ağrı bölgesinde çok büyük isyanlar, direnişler ve savaşlar olmuş. Bu direnişlerin ardından zaferler kazanılmış ve Ağrının birçok bölgesinden, Türkler geri çekilmişler. Kürtler de her yere kendi bayraklarını dikmiş, vergi sistemini kurmuş, kendi gazete (Agirî) ve dergilerini(Gaziya Welat) çıkartmaya başlamışlar... Ağrı Kürt Cumhuriyeti (1927-1931) henüz dünya devletleri tarafından resmi olarak tanınmış olmasada ; Ordusu, Ordu Komutanları, Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Marşı, Bayrağı kısacası herşeyini tamamlamış normal bir devlet statüsünde eksiksiz bir şekilde sistemi yürüyordu...
Kürtler Komara Kurd a Agirî,
Avrupa Repuclic Of Ararat,
Türkler Ağrı Kürt Cumhuriyeti diyorlardı.





Ağrı kurtarılmış bölge olarak büyük Kürdistan'ın geçici başkenti ilan edilmiş, Kurtarılmış bu bölgede büyük Kürdistan için alt yapı hazırlanmış, herkes büyük bir çaba içerisinde çalışmakda...

Hatta Ağrıdaki zafere ve kazanımlara çok sevinen bütün Kürt parti, dernek kurum ve kuruluşları Lübnanda toplanıp, kendi parti,dernek ve kurumlarını kapatıp Hoybun (Xoybûn) adlı Kürt partisi altında , Ağrıya destek gönderme kararı alıyorlar, ve öyle de yapıyorlar.

Hoybun İhsan Nuri ye'' Paşalık'' ünvanı verip, O'nu Ağrıya General olarak atıyor.

Ağrı generali İhsan Nuri Paşa Ağrıya geldikten sonra, Ordu dahil herşey daha düzenli ve tertipli oluyor. Ağrı Kürt Cumhuriyetinin sınırlarına Kürt askerleri yerleştiriliyor ve sınır resmen belirlenmiş oluyor.


Bütün parçalardan (ırak,iran,suriye) Kürtler akın akın Ağrıya geliyorlar, Ağrı Kürt Cumhuriyetinin içinde yer alıp, çalışmalarda bulunuyorlar.
Kürtlerin diline o zaman sıkça kullanılan bir söz yerleşiyor Agirî Kabeya Kurda ye
(Ağrı Kürtlerin Kabesidir)... bahs ettiğim söz Ağrı Kürt Cumhuriyetinin marşında da var.

Ağrı Direnişi' ne kısaca değindikten sonra,asıl konumuza dönmek istiyorum:

Herkes direnişe akın akın katılmakda... Bunlardan biride, bir erkek çocuk babası yeni evli bir genç,'' Mihemed ''

Mihemedê mil pola (çelik bilekli mıhemed) yani, yiğit ama şanssız Mihemed...''

Mihemed isyana katılmadan önce Qulp (iğdır tuzluca) dan tuz getirip satıyormuş. Iğdır a , Ağrıya kadar, o tuzu sırtında taşıyan Mihemed ,bir keresinde bu yüzden Azerilerle kavga etmiş. Kendisine bir daha tuz için buraya gelme diyen bir Azeri ye kocaman kayayı fırlatmış...

Zeki,çevik ve güçlü olan Mihemed, katıldığı tüm savaşlarda büyük zaferler elde ediyor ve kısa zaman içinde savaşçılar tarafından da çok sevilip saygı gören biri oluyor.

Bir keresinde Taşlıçay ile Ağrı merkez arasında bir yerde, altı yedi devlet milisi, Mihemed'le bir arkadaşının yolunu kesmiş , Onları devlete teslim edip , karşılığında ödül almak istiyorlarmış. Mihemed, arkadaşı ile birlikte milis güçlerine karşı savaşmış ,'' Qame'' sı (Eski bir kürt kılıcı, boyu yarım metreye yakın) ile milis in başını kolunu kesmiş , bunun üzerine de milisler Onları bırakıp kaçmışlar.

Ağrıya giremeyen Türk devleti buraya ambargo uyguluyor, İran ve Rusyada bu ambargoya destek veriyorlar ve böylece Ağrının dört tarafı sarılıyor.
Direnişin sonlarına doğru, Savaşçıların ekmek sorunu çıkıyor ,kıtlığa kadar giden bu sorun karşısında, kimi savaşçılar köylerden ekmek,yiyecek satın almak için zaman zaman görevlendiriliyorlarmış. Bu görevli savaşçılar, içlerinden en iyi olanlarıymış.On onbeş kişi görevlendirilip, onlara para verilip gönderiliyorlarmış.
Herkesin tek tek köylere dağıldığı bir gün,
Mihemed Diyadin'e gidiyor ,oradakilere ekmek almak istediğini ve nerede bulabileceğini soruyor...
İçlerinden biri Tewle köyünde bulabileceğini,kendisinin de o köyden olduğunu söyleyip birlikte köye doğru yol alıyorlar ..
Köye vardıklarında akşam olmak üzeredir. Köylüler Mihemed e ,
''Artık geç oldu, bu gece burda kal. Sabah kalkar beraber köyden sana ekmek satın alırız sonra gidersin.''derler...
Mihemed de Onlara inanıp öyle yapar. Sonra Mihemed in yatağını hazırlarlar , O da onca yolu at sırtında geldiği için çok yorgundur ve hemen uyur.

Ev sahipleri Mihemed in uyuduğundan emin olduktan sonra parasını almak için gelip uykudaki Mihemed in boğazını keserler .Mihemed can vermeden önce şu kelimeyi söyler ''Bextê we tine.''

Tewle köylüleri boğazını kesip parasını aldıkları Mihemed in cesetınide yok ederler.

Aslında para mihemed'in de değildir.

Para Ağrı Kürt hHükümetinin ekmek alması için mihemede verdiği paradır.
Sonuç olarak yeni evli ve bir çocuk babası olduğu halde ailesini bırakıp Ağrı Kürt direnişine katılan yiğit Mihemed'i yine Kürtler öldürmüş, hemde uykuda ve alçakça.

Yukarıda anlattığım olay ve olayın kahramanı MIHEMED'in bir akrabası tarafından bana anlatıldı. Bende yazıp sizlerle paylaşmak istedim.
Olayı anlatan akrabası bunu anlatırken:'' İşte görüyorsun, biz birbirimize karşı böyle hain bir milletiz, Rom Mihemed'i öldüremedi,ama bizim milletimizden çıkan hainler öldürdü'' bunu söylerken gözleri doluyordu.

Akrabaları mihemedin başına gelenleri yıllar sonra tewle köyüne komşu olan başka bir köyden öğreniyorlar ama bir türlü yiğit Mihemedin cesedinin nasıl yok edildiğini öğrenemiyorlar.

Kürtlerin tarihinde de, bugünde ve her zaman içimizden ihanetçiler çıkmış ve çıkıyorlar, Ondandır ki keklik benzetmesi yapılır her zaman. Çünkü keklik ırkına ihanet eden tek varlıktır!!

Tarih İhanetçileri asla unutmayacaktır!!
Tarihi ihanetçiler değil,kahramanlar yazacaktır!!!
Geçmişten ders alınması umuduyla,




Agirî Ararat

26.11.2011 / Agirî

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder