25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ermenilerden Eski Bayazıt hikayesi


Bayazet (Dogubeyazit) Şehri Büyük Masis'in [Ağrı Dağı] eteklerinde, Bayazet Kalesi yakınlarında bulunuyordu. Kale bir tepenin üzerindeydi ve manzara çok iç karartıcıydı. Şehirde yön tayini kale referans alınarak yapılırdı : "Kalenin sağında", "Kalenin solunda", "Kalenin altında", "Kalenin üstünde", vs. Kaleden şehre doğru ışın gibi dar sokaklar iniyordu; bunlara "sokhakhlar" denirdi. O sokakların her iki yanında basamak şeklinde, biri diğerinin üstünde olacak şeklinde yan yana dizilmiş evler inşa edilmişti; yani aşağıdaki evin damı üstteki evin avlusuydu. Tepeden aşağıya doğru basamak basamak iniyorlardı; aşağıda ise düz bir yer vardı.


Evimiz kilisenin arkasındaki duvarın dibindeydi ve kiliseye çok yakındı. Kilisemiz kubbesizdi; düz bir damı vardı. Dikkat çekmesin diye o şekilde olduğunu söylerlerdi. Kilisenin arkasındaki duvar hep yaştı; "duvarın içinde canlı bir kız var, onun gözyaşlarından duvar ıslanıyor" diyorlardı. Büyüklerin anlattıklarına göre, kilise inşa edildiği zaman duvarı akşama kadar örüyorlarmış; sabah çalışmaya devam etmek için geri döndüklerinde ise onun yıkılmış olduğunu görüyorlarmış. Yaşlılar duvarın ayakta kalabilmesi için, içine genç bir kız ya da erkek konulmasını salık vermişler. Öyle de yapmışlar; bir yerden, teyzesine büyük bir meblağ ödeyerek, öksüz bir kız getirmişler. Kızı duvarın içine yerleştirip duvarı örmeye başladıklarında kız şarkı söyleyerek teyzesine hitap etmiş; teyzesi ise : " örsünler çocuğum örsünler! Dizine kadar, beline kadar, göğsüne kadar ve daha yukarılara kadar örsünler!" diye onu sakinleştirmiş. Omuzlarına vardıklarında, kız, teyzesinin kendisini duvarın içine yerleştimeleri için verdiğini anlamış ve ağlayarak teyzesine şu şekilde beddua okumuş : "Kara kargaya dönesin; duvara konup cırıldayasın!" Teyzesi de kargaya dönüşmüş ve ıslak duvarın üstüne tünemiş. Bugüne kadar da o ıslak duvarın yakınında bir sürü karga uçar durur. O hikâyeyi hep anlatır ve "Ördüler teyze ördüler!" şarkısını söylerlerdi; kızlar ise bir çember oluşturup dans ederlerdi.

KAMSAR HARUTYUN KHAÇATIRYAN'IN* ANLATTIKLARI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder