Cumhuriyet’in ilk yıllarıydı… 1 Dünya Savaşı bittikten sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti/nden Kürtlerin aldığı karşılık; inkar edilmek ve Kürtçe’nin yasaklanması oldu. Buna karşı Kürtlerin yaşadığı coğrafyada başkaldırı hareketleri başladı.Yeni kurulan Türkİye Cumhuriyeti, artık Kürt isyanları ile boğuşuyordu. 1925 Şeyh İsyanı patlak verince, 24 Eylül 1925 tarihli Şark Islahat Planı Kararnamesi ile iki madde uygulamaya konuldu :
1: Aslen Türk olup Kürtlüğe mağlup olmayan başlayan Bervech-i âti Malatya, Elaziz, Diyarbakeri, Bitlis, Van, Muş, Urfa, Ergani, Hozat, Erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarşanscak, Çemişgezek, Ovcık, Hısn-ı Mansur (Adıyaman), Behinsi (Besni), Arga (Akçadağ, Hekimhan, Birecik, Çermik, vilayet ve kaza merkezlerinde hükümet ve belediye dairelerinde ve sair mücessesat ve teşkilatta, mekteplerde, çarşı ve pazarlarda Türkçeden maada lisan kullananar, evâmir-i hükümete ve belediyeye muhalif ve mukavemet cürmile tecziye edilebilir.”
Fırat garbındaki vilayetlerimizin bazı akvamında dağınır bir surette yerleşmiş olan Kürtlerin Kürtçe konumaları behemahal men edilmeli ve kız mekteplerine ehemmiyet verilerek kadınların Türkçe konuşmaları temin olunmalıdır”
2: Şark Islahat Planı Kararnamesi ile Kürt illerinde yeni bir dönem başlar.Şark Islahat Planı Kararnamesi, Şeyh Saitten sonra olabilecek isyanların önünü almak için hayada geçirildi ama daha da büyük isyanların çıkmasına neden oldu. Devlet, Şark Islahat Planı ile amacını açık açık ortaya koyunca buna tepkilerde artarak sürdü ve Ağrı isyanı ile patlak verdi. . 1925 Şeyh Sait İsyanı ile başlayan 1938 Dersim İsyanına kadar süren Kürt isyan serisi o dönemin gazetelerinde ‘Temizlik tamamlandı’ manşetleriyle duyuruldu.
Kemalist Yönetimin topyekün Ağrı operasyonu ile birlikte Ağrı Dağı’ndan kaçan Kürtler, Van’ın Erciş İlçesine bağlı Zilan Deresi’nde bulunan köylerine sığındı. Bunun üzerine Zilan Deresi’ne 30 Temmuz 1930 tarihinde büyük bir operasyon başlar, 44 köy ateşe verilir…. Cumhuriyet Gazetesi o gün manşetinde ‘Temizlik başladı, Zilan Deresi’ndekiler tamamen imha edildi” diyerek katliama açık destek veriyordu.
Gerisini Zilan'IN yaşayan tanığı ve bugün 101 yaşında olan Hacı Tahir Nas’tan dinledik. Tahir Amca, 101 yaşında olmasına rağmen 89 yıl önce yaşanan Zilan Katliamını dün gibi hatırlıyor ve hatta isim vererek anlatıyor.
Hacı Tahir Nas, 1918 yılında Erciş’E BAĞLI Perexuli Köyünde dünyaya geldi. Bugün Erciş Merkeze bağlı olan Beyazıt Mahallesinde yaşayan Nas, 12 yaşında iken 1930 yılında yaşanan Zilan'da yaşananlara tanıklık etti. Zilan deresinde bacağından iki kurşun yiyerek yaralanan ve ölülerin altına düşerek tesadüfen hayatta kalan Nas’ın anlattıkları tarihe not düşecek.
Geliya Zilan’da bulunan Perexuli köyünde yaşardık. Zilan katliamında yaşananların hepsini dün gibi hatırlarım. O sıralarak 12 yaşındayım. Köylerimizi kuşattılar. 44 köyümüz tamamen ateşe verilirken, yüzlerce insanın nasıl kurşuna dizildiğine şahit oldum.
Bir gün evde otururken öğlen sıralarında gelerek köyümüz ve evlerimizi kuşattıllar. Yanlarında işbirlikçi muhtarlardan Muhammed vardı. Herkesi evden dışarı çıkardılar. Bize, ‘Sakın ses çıkarmayın, bir yere kaçmayın ifadenizi alıp bırakacaz’ uyarısında bulundular. Yüzlerce köylü bir yerdeydik. Mahşeri bir kalabalık vardı. Derviş Bey, “ Şimdi hepinizin ifadesini alacağız” dedi. Bunu söylerken havaya ateş etmeye başladı. Derviş Bey, Melle İbrahim’e yaklaştı ve onun kafasına iki kurşun sıkarak öldürdü. Birden çığlıklar ve feryatlar yükseldi. Derviş Bey birden ‘Ateş, ateeş, ateeşş’ diye bağırmaya başlayınc bizi taradılar. Adeta gökten kurşun yağıyordu. Askerler Onlar bizi tararken, Derviş Bey hala ‘Ateş’ diye bağırıyordu. Benim bacaklarıma iki kurşun isabet etti ve yaralanarak yere çöktüm. Üzerime başka ölüler düştü ve ben altta kaldım. O sırada ölülerin üzerini aradığını ve kıymetli buldukları eşyaları aldıklarını gördüm. Sonra kelime şehadet getirerek kaçmaya çalışan Abdülcebbar isimli bir köylüyü yakaladılar ve kafasını ezerek öldürdüler”
‘DELAL DİYE BİR KADIN AKLINI YİTİRDİ’
Delal diye bir kadının aklını yitirerek aniden yerde ki boş kovanları kulağına küpe olarak taktığını ve halay çekmeye başladığını söyleyen Nas, “ Delal, ömrünün sonuna kadar buralarda aklını yitirmiş bir şekilde yaşadı. Bir daha hiç iyileşmedi.
“ Bizim köyümüz Pirneşin tamamen yakılmıştı” diyerek sözlerini sürdüren Nas, köylülerin cenazeleri toprağa gömmesine bile izin verilmediğini aktardı. Günlerce mağaralarda saklandıklarını ve babasının getirdiği bir doktorun tedavisiyle iyileştiğini kaydeden Nas, “Haydar vardı eşi ve iki çocuğu öldürülmüştü. Ona söyledim ‘Haydar amca sen nasıl kurtuldun’ ‘Ben kaçtım, çalılıkların arasına saklandım. Beni çok aradılar ama bulamadılar. Bende çalılıkların arasında ağladım durdum’ O esnada onların kendi aralarında yaptıkları sohbetleri dinliyordum. O an bir boşlukta yararlanarak su akan bir dereye atlayarak kurtuldum.” Diyerek bana nasıl kurtulduğunu anlattı.
Oktay Candemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder