26 Kasım 2025 Çarşamba

Basında Ağrı / 27 Kasım 1953

 

[Karakösede Erzurum caddesinden bir görünüş]

Şarkın en soğuk kasabası: Karaköse

Köylülerin meyvası salatalıktır, kışın hararetin sıfırın altında 45 dereceye kadar düştüğü vakidir — Karakösede domates hiç bir zaman kızarmaz, kışın birdenbire sis basan sokaklarda yürümek bir meseledir — Yollar kardan kapanmaz, çünkü kar makineleri yolları mütemadiyen temizlemektedir. Alabalık pratik hekimlikte ilaç olarak kullanılır.


Doğu Anadolu muhabirimiz bildiriyor:

Doğu Beyazıttan, Karaköseye kadar olan 60 Km. lik yol gayet muntazamdır. Trabzona kadar uzanan bu yola İran transit yolu diyorlar. İran yolcusu bu yolu takip ederek doğrudan doğruya Sürbağan'a (hududa) inebiliyor ve orada ayrıca gümrük muayenesi yapıldıktan sonra İrana serbestçe giriş hakkını kazanıyor.

Karaköse (diğer adı Ağrı) vilayetine gitmek için vesait aradığınızda, tuz dolu bir kamyonu gösterdiler. Çaresiz, yine üzerine tırmandık. Bu seferki seyahat arkadaşlarım, az ve deha kibar... Yolculuk esnasında mütemadiyen salatalık yiyen bu köylüler, üzerine de su içmekten çekinmiyorlar. Şarkta köylünüm meyvası salatalıktır. Hatta kuru ekmeğine, onu katık ettiği zamanlar çoktur.

Karaköse, iklimi tam bir kara iklimidir. Yazın çok sıcak, kışın ise çok soğuktur. Yaz öğleleri, bunaltıcı bir sıcak içinde geçmekle beraber, geceleri aksine serin olur.

Kışın -45 olduğu vakidir, Fakat ortalama olarak - 15 ve 20 arasında değişir. Karakösenin, şarkın en soğuk bir vilayeti olduğu muhakkaktır. Yağmur bol miktarda yağar, geçenlerde yağan yağmur yüzünden metre- kareye 36 kilo su isabet etmiştir.

Tozu ve toprağı bol olan Karakösede, domates hiç bir zaman kızarmaz. Yerli halk, hayvancılık ve hububatla geçinir. Kışın birden sis basan sokaklar-ida yürümek bir meseledir. Zira iki metre önünüzü göremezsiniz.

Subayların anlattığına göre, 941 de, hüküm süren karakışta düdüğün dudağa, trampetin ele yapıtığı görülmüş. Kışın burada kızakla nakliyat yapılır. Fakat yollar kapanmaz. Zira yeni gelen kar makineleri, yollarda kar birikmesini önlemektedirler.

30-40 Km. Ötede bulunan Balık gölünden, gayet iri alabalik çıkmaktadır. Bu balık yendiği gibi, pratik hekimlikte ilaç olarak da kullanılmaktadır. Yanlış kaynayan kol ve bacakları, yeniden kırmak lazım geldiğinde, bu alabalık ile sarıyorlar. Bu balık güya kemiği pamuk gibl yapıyor ve kırılmasını kolaylaştarıyormuş!

Karaköseden Vana arabalar bir buçuk günde gitmektedir. Bu yol üzerindeki geniş arazide kurulan hayvan pazarları, belediyeye gelir sağlayan kaynakların başlıcasıdır.

Karaköse, bir vilayet merkezi olmakla beraber, telefonla, İstanbul ile konuşmak mümkün değildir. Hidroelektriğe kavuşalı ancak beş ay olmuş fakat barajın yıkılmasiyle, tekrar karanlıklara gömülmüştür.

Yazın, bunaltıcı sıcaklar arasında devam eden toz ve fırtına, Karaköseyi gezilemiyecek bir duruma sokmaktadır.

Sokaklarında, köylü kadınlara rastlanmakla beraber, gayet şık giyinen ve arpe kokan hanımlara da tesadüf edilir. Bir hayli yekun teşkil eden memur ve subay aileleri buraya bir şehir havası vermiye çalışmaktadırlar.

Tipik Kürt kadınlarına ve erkeklerine burada daha çok rastlanır.

Söylediğimiz gibi, şark bölgelerinde, kadın bir işçidir. Çarşafa az rastlanmakla beraber, büyük bir kısmı, kendilerine has tipik renkli elbiseleri ile dolaşırlar.

Kürt kadının yüzü bir arkeğinkinden farksızdır. Pek çabuk ihtiyarlarlar. Genç olduklarını iddia eden Kürt kadınlarının yüz  hatlarında bariz bir ihtiyarlık okunur.

Netice olarak şunu söyüyebilirim ki. Şark muhit tezatlarının aşırı derecede oluşu yüzünden, garpla, henüz mukayese edilecek bir durum arzetmemekte ve onun garba yaklaşması, yine kendi hamleleri ile olabilecek bir iş değildir. Tek kelimeyle şark, varlık içinde yokluktur.

Yazan: Meftun Olgaç.

27 Kasım 1953 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder