23 Mayıs 2024 Perşembe

Ağrı İsyanı - İhsan Aksoy

 

Kürt halkının ulusal bağımsızlığı uğruna verdiği savaşımlardan biri de "Ağrı İsyanı”nda somutlaşmıştır...

Kemalist yönetimin Kürt ulusal var- lığını yok sayması, ulusal hak ve özgür- lüklerini ayaklar altına alarak çiğnemesi üzerine başgösteren Şeyh Sait ayaklan- masını kana boğduktan, hareketin ön- derlerini asıp yoksul kitlelerin kanına girdikten sonra, Kürt aşiret şeflerini, dinsel önderlerini ve etkili unsurlarını, aileleri ve yakınlarıyla birlikte Kürdis- tan'dan çıkarıp, Türkiye'nin batı kesim- lerine "sürgün" etmeye koyuldu.

Atababalarının topraklarını terk etmek istemeyen bir çok aşiret önderi, cumhuriyet yönetiminin bu istemine boyun eğmeyerek dağlara çekildi...

İlk olarak bu uygulamaya karşı çıkan Doğubeyazıt'ın Çiftlik köyünden orta halli Biro Xesikê Têliyê Ağrı dağının eteklerinden silahlı olarak zirve- lerine çıkıp, sürgüne gitmeyi kabul etmedi...

Biro Xesikê Têliyê, yiğitliği, onurlu ve başeğmez kişiliğiyle kısa zamanda dağda bulunan silahlı kaçaklar üzerinde etkinlik sağladı...

Biro Xesikê Têliye'nin dağa çıktığını öğrenen ve sürgüne karşı çıkan bir çok aşiret önderi de, yanlarında bulunan silahlı yakınlarıyla birlikte Ağrı dağına çıkarak isyancılara katıldılar.

İsyancıların sayısal çoğunluğunu Celali aşiretinin çeşitli kolları oluşturuyordu. Bunun yanında Heyderan, Sipkan, Redkan ve Xesenan gibi aşiret mensupları da isyana katıldılar...

Ağrı dağında isyancıların varlığından haberdar olan Xoybun Cemiyeti, isyana, Kürt ulusal kurtuluş niteliği kazandırmak amacıyla Şeyh Sait isyanından sonra Kuzey Kürdistan'dan ayrılan İhsan Nuri'yi görevlendirdi...

İhsan Nuri, Türk ordusunda Kurmay Yüzbaşı iken, Şeyh Sait Hareketine katılmak için arkadaşlarıyla birlikte hazırlık aşamasındayken, durumun

Türk ordu şeflerince öğrenilmesiyle Kuzey Kürdistan'ı terk etmek zorunda kalmış, onurlu, inançlı, yiğit ve engin bir yurtseverlik taşıyan kişiliğinin yanısıra iyi bir askerdi de.

İhsan Nuri, Xoybun Cemiyeti mensuplarından iki Ermeni ile birlikte Ağrı dağına geldikten sonra isyanın niteliği değişerek ulusal bir harekete dönüştü. Xoybun Cemiyeti, Biro Xesikê Teliye'ye general rütbesi verdi. İhsan Nuri, silahlı grupları gerilla savaşına uygun olarak düzenledi. Aynı dönemde İran şahlığına karşı silahlı direniş gösteren Smail Xane Şikaki (Simko) önderliğindeki Kürt hareketleriyle de ilişkiye geçildi.

Toplumsal ilişkileri “isyan” koşullarına göre düzenleyen bir takım kurallar kondu. (Örneğin hırsızlık, çapul, ırz düşmanlığı gibi fiilleri işleyenler ölümle cezalandırılacaklardı. İsyanda şehit düşenlerin eşleri başka bir isyancıyla evlendirilecekti. Hareket önderliğinin bilgisi dışında kim olursa olsun talan ve yağma girişiminde bulunamayacak ve eylemler yapamayacaktı. Hareket içinde maydana gelecek böylesi fiillerin sahipleri "isyan mahkemesinde" belirtilen kurallara göre yargılanacak ve mahkeme kararlarını oy çokluğuna göre verecekti. Hareketin önderleri veya mensupları arasındaki çelişkileri yönetim önderliği çözümleyecek ve herkes buna uymaya zorunlu olacaktı vb.)

Taş basması ve zaman zaman çıkarak hareketin ilke ve amaçlarını ve savaş haberlerini veren "Gaziya Welat" adıyla Kürtçe bir gazete çıkarılma kararı alındı. (1)

Kürt bayrağından ayrı olarak kırmızı zeminin çevresinde "Reşe dorê reşê me ye. Xwina ortê xwina me ye!" (2) ifadesini taşıyan bir isyan bayrağı dikilmişti.

Xoybun Cemiyeti de savaş haberlerini iletmek ve hareketi tanıtmak amacıyla "Agri, êgir dibarine” (3) adıyla Kürtçe bir bülten yayınlıyordu...

Kemalist yönetim hareketi bastırmak için 9. Kolorduyu görevlendirdi. Sarıkamış'ta karargahı bulunan 9. Kolordu Korgeneral Kazım Derik komutasında bölgedeki diğer askeri birliklerden de destek alarak saldırıya geçti. Kürt isyancıları tanklar, toplar ve ağır silahlarla üç kez üst üste yinelenen saldırılan geri püskürterek Türk ordusuna ağır kayıplar verdirdiler.

Durumun kötüye gittiğini ve isyanın hiçte onların yaydıkları gibi "bir kaç eşkiyanın işi olmadığını gören yönetim, yeni askeri hazırlıklarla birlikte başka önlemler de almaya başladı.

İran'la sınır düzenlemesine gidilerek Ağrı hareketiyle, Smail Xanê Şikaki önderliğindeki Kürt hareketlerinin birbirlerine destek olma olanakları sınırlandı. Kürt toplumunun feodal yapısından yararlanarak, bir takım aşiret şefleri satın alınıp isyana karşı kullanıldı. İsyancılara seslenilerek önderliklerini bırakıp gelerek teslim olmaları halinde "af edilecekleri" ve "mükafatlandırılacakları" duyuruldu... Ağrı, Van, Sarıkamış, Kars ve Bitlis'ten yeni askeri birlikler getirildi. İsyan bölgesi uçaklarla bombalandı. (Bu uçaklardan iki tanesi isyancılar tarafından düşürüldü.)

Ordu birliklerinin başına Salih Omurtak Paşa getirildi. Salih Omurtak ilk olarak aşiret şefleriyle iyi ilişkilere girdi. Bazılarıyla "kirvelikler" kurdu. Kendilerine maddi olanaklar önerdi. Buna uyan, alçalarak ulusuna ihanet eden bir çok aşiret lideri Ağrı hareketine karşı Türk ordu birlikleriyle birlikte savaştı...

İran şahlığının Smail Xanê Şikaki'yi görüşme yapmak üzere çağırıp, pusuya düşürerek öldürmesi ile başsız kalan harekette dağıldı...

İsyan içinde bulunan bazı aşiret şefleri Türk yönetiminin önerilerine uyarak teslim olmayı daha uygun buldular. Bir yandan isyana katılmamış aşiret şefleri ihanete giderken, diğer yandan isyana katılan bazı aşiret liderlerinin de teslimiyeti uygun bulmaları, ayrıca feodal çekememezlik ve dar görüşlülüğün neden olduğu sürtüşmeler de hareketin güçten düşmesine neden oldu...

İsyancılar, İran'a doğru çekilmek zorunda kaldılar. Üç yıla yakın bir zaman koca bir orduyla savaşanlar, koşulların diretmesiyle Ağrı dağını terk kararı aldılar.

İhsan Nuri ve diğer bazı liderler, İran'a geçmeyi başardılar. Biro Xesikê Têliyê yanındakilerle birlikte İran ve Türk birliklerinin ateşi arasında kaldılar. Biro ve yanındakiler çetin kış koşullarına ve iki taraftan ateş çemberine alınmalarına karşın teslim olmayarak çarpıştılar. Biro Xesiké Téliyê öldürülünce yanındakiler esir düştü. 1930 yılında Ağrı Kürt ulusal hareketi kemalist yönetim tarafından kanla bastırıldı. İsyandan sonra isyan bölgesindeki Kürt köyleri ateşe verildi ve bir çok insan öldürüldü. Hemen ardından da Zilan deresinde büyük bir Kürt katliamı gerçekleştirilerek Kürtlerden öç alındı. (Bu katliam hakkında 1930'da Kahire'de Xoybun Cemiyetinin istemiyle Kürt hareketi üzerine Arapça küçük bir kitap yayımlayan Dr. Bahêç Şirgo'nun yapıtında yakılıp, yıkılan köylerin ve katledilenlerin bir listesi vardır.) (4)

Elbette Ağrı hareketinin içinde gerçekleştiği toplumsal, ekonomik ve siyasal koşullar ve Ağrı hareketinin savaş öyküsü bu kadar kısa değildir ve böylesi bir mekalenin sınırlarını çok aşar.

Bu özlü değinmeyi verişimizin nedeni, Ağrı isyanının tamamen Kürt ulusal bağımsızlığını hedef alan bir hareket olduğunu belirtmemiz içindir. Kürt ulusal hareketleri ve bu arada Ağrı hareketi hakkında ilerici, devrimci kesimler arasında genel olarak yanlış yargılar vardır. Kemalistlerin dışta ve içte bu hareketleri küçük düşürmek, onları gerici, dinsel başkaldırılar, ya da üç-beş "eşkıyanın" işi gibi tanımlaması yazık ki, bazı ilerici kesimlerde de öyle bilinmesine neden olmuştur. Bunun böyle olmadığını tarihsel gerçekler gösteriyor. Buna karşın bu konuda daha derli toplu ve detaylı araştırma ve incelemelerin yapılması gereğini belirtmeye gerek yok...

Ağrı isyanının yenilgi nedenleriyle diğer Kürt hareketlerinin yenilgi nedenleri arasında büyük benzerlikler vardır...

Bir kez Ağrı hareketi iyi bir hazırlık ve çalışma yapılmadan, koşulların diretmesiyle başgöstermiştir. İkincisi, her ne kadar Xoybun Cemiyeti harekette etkinlik sağlamışsa da, hareket çağdaş bir örgütlenmeye ve ulusal çağdaş bir programa sahip değildi. Üçüncüsü, hareketin yönetim kadrosu aşiret şeflerinden ve Kürt beylerinden oluşuyordu. Bunların sınıfsal yapısı ulusal hareketleri günün koşulları içinde geliştirmeye elvermiyordu. Dördüncüsü, aşiretler arasındaki ayrılık ve karşıtlıklar, kemalist yönetimin bundan yararlanarak kendilerine uşak yaptıkları bir kesimi harekete karşı çıkarmaları da hareketi zayıf düşüren önemli bir etkendir. Beşincisi, Ağrı hareketinin bölgeyle Sınırlı kalarak Kürdistan'a yayılamaması da onun yenilgisini hazırlayan önemli bir etkendir. Altıncısı, hareket dış ilişkiler kuramamıştır. (Xoybun Cemiyeti mensupları Ermeniler aracılığıyla Erivan Sovyet hükümetiyle ilişki kurmayı ümit etmiş ama bu gerçekleşmemiştir.) Çağdaş askeri düzenleme yeterli olamamış ve gerekli silahlar elde edilememiştir...

Her şeye karşın Ağrı Kürt ulusal hareketi tümüyle Kürt halkının bölgedeki kendi gücüyle, özverisiyle gerçekleştirilmiş ve savaşanların yiğitliği, savaşkanlığı, inancıyla üç yıl direnmiş bir harekettir...

Ağrı dağı hareketi Kürt halkı arasında; inanmış, korkusuz ve savaşkan insanların, Kürt ulusunun kurtuluşu uğruna gösterilen özverinin bir ifadesi olarak yaşıyor.

Ağrı dağında savaşan ve düşmana ağır kayıplar verdiren kahramanlar için düzülen türküler halk arasında söyleniyor. Buna karşın o zaman yayınlanan bir Türk gazetesi hareketin yenilgisiyle ilgili olarak yayımladığı yapma bir resimde "Ağrı'da hayali bir Kürdistan'ın" ölmüş bulunduğunu yazıyordu...

Oysa Dr. Bahêç Şirgo'nun kitabında (5) dediği gibi, eğer bu gazetede birazcık ciddiyet ve ağırbaşlılık olsaydı, "Ağrı dağında geleceğin Kürt ulusal hareketinin öncüleri" yatıyor diye yazacaktı.

Sömürgecilerin, emperyalistlerin, faşist ve gerici güçlerin en korktukları "isyan” kavramıdır. Onun için de isyan ve isyancıları gözden düşürmeye çalışan yalan ve aldatmacalar yayar, bunu kitlelere inandırmaya çalışırlar. Oysa isyan, zulmün, sömürü ve baskının, ulusal köleliğin olduğu her yerde başgöstermesi kaçınılmaz bir şeydir. İsyancılar, kazanır da, kaybederler de. Ama her isyanın yenilgisi, daha güçlü, daha deneyimli bir isyana başlangıç eder.

Irkçı Kemalcılar, Ağrı dağı hareketini yendiler ama, Ağrı dağında Kürt ulusunun özgürlük ve bağımsızlığı için can veren yiğitler yatıyor. Bugün onların bıraktığı yerden daha gür sesler yükseliyor. Yarın bu ses, büyüyüp alev alev Kürdistan'ı saracak...

(1) 1976-77 yıllarında Ağrı isyanı hakkında bilgi toplarken isyana katılmış ya da o dönemi yaşamış bir çok insanla yaptığım konuşmalar belirtilen bilgileri doğrular niteliktedir.

(2) İfadenin Türkçe anlamı: "Etrafındaki karalar yasımız, ortasındaki al kanımızdır" (3) İfadenin Türkçesi: "(Ağrı kastedilerek) Volkan ateş püskürüyor"

(4) Dr. Baheç Şirgo, Geçmişi ve Bugünüyle Kürt Sorunu, Kahire, 1930 (Arapça) (5) Dr. Babeç Şirgo, age.

13.12.1985


Bu yazı Berxwedan Dergisinin Aralık 1985 (sayı 17) sayısından alınmıştır. 

Yukarıdaki fotoğraf yapay zeka ile oluşturulmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder