Türk devlet yetkilileri çeşitli Kürd çevreleriyle ilişkiye geçerek sahte söz ve vadler vererek onları hareketten uzaklaştırmaya çalıştığı bir dönemde Kürd Ulusal Lıgası-Xoybûn’da boş durmuyordu.
Türk devleti Xoybûn’u zayıflatmak ve yapabilirse dağıtmak için elinde bulunan bir dizi imkanlarını seferber etmişti.
Türk devleti çeşitli sahte aflarla Kürdleri oyalamaya, bölmeye ve hareketi kontrol altına almaya çalışıyordu.. Fakat asırlar boyunca Osmanlıların ve Türk Cumhuriyetinin yalanlarını yakından bilen bazı Kürd aşiretleri yine oyuna geldiler.
Xoybûn Türk devletinin Mart 1928 tarihinde çıkardığı affı boşa çıkarmak için Kürd halkına yönelik kitapcıklar ve bildiriler yayınlıyor. Xoybûn’un bu açıklamaları Kürdlerin siyasal mücadele tarihinde, Türk devletine karşı yaklaşımda ve Xoybûnun “Yeni Diskurs”u hakkında bize bir hayli bilgiler veriyor.
Garo Sasuni’nin Med yayınları tarafından basılan Kürd Ulusal Hareketleri ve 15. Yüzyıldan Günümüze Ermeni-Kürd İlişkileri adlı eserinde Xoybûn’un Mart 1928 Affına ilişkin bir bildirisini aktariyor. Bildiri uzun, ama öğretici olduğundan dolayı aktarmak istiyorum:
“Ey Kürdler!
Biliyorsunuz ki Türk hükümeti Kürdler için son günlerde sözüm ona bir af çıkarmıştır. Bu affı çıkarmakla Türk hükümetinin amacı, Türkiye sınırları dışında yaşayan Kürd milliyetçileriyle , halen dağlarda isyan halinde olan içerdeki Kürdleri hile ele geçirmektir. “Xoybûn” Kürd örgütü bu kritik dönemde Kürd ulusuna bu konuda uyarıda bulunmayı kutsal bir görev sayar.
Her şeyden önce şunu söyleyelim ki, Türklerin ilan ettikleri bu af, kesinlikle samimi ve gerçek bir af değildir. Türkler kendi kontrolleri dışında bulunmakta olan Kürdleri ülkeye getirerek tevkif etmek istiyorlar.
Çünkü:
1) Türk hükümetinin içeride isyan halinde olan Kürdlere kuvvet yoluyla boyun eğdirme ümidi yoktur. Ülkenin dışında olan Kürdlerin ise Türk hükümetinin sözüne güveni yoktur. Geçen 3 yıllık devre içinde Türk hükümetinin güttüğü siyaset her ne kadar Kürd halkına çok pahalıya mal olduysada, bu siyaset aynı zamanda Türk devleti için ise daha da büyük zararlara ve zorluklara mal olmuştur. Bunun için Türk hükümeti, Kürd isyancıları ve sınır dışındaki milliyetçi Kürdler sorununu kolay bir yolla çözümlemeyi planlamaktadır. Bu çözüm yolu ise aftır. Şurası şüphesizdir ki, şayet bazı Kürdler bu affa inanıp teslim olurlarsa, mutlaka yok edilecekleridir.
2) Türkiye’de barış, kanun ve düzen mevcut değildir. Avrupa ve Amerika Türkiye’ye güvenmemekte, bu ülkelerin günlük basınları devamlı olarak Türkiye içindeki karkaşalıklar hakkında ve Mustafa Kemal idaresinden hoşnut olmayan Kürdlerin isyan halinde oluşlarını ve bu hareketlerinde haklı olduklarını belirtmektedirler. Türkler, dünyaya Türkiye’nin barış içinde olduğunu göstermek ve Batı’nın güvenini kazanmak, onlardan ekonomik yardım koparabilmek umuduyla bu affı gerekli bulmaktadır. Kısacası bu af sadece Türklerin çıkarları gözönüne alınarak planlanmış ve Kürdleri yeni bir tuzağa düşürme amacını gütmektedir.
3) Ulusumuzun üç yıl devam ettirdiği isyan ve gösterdiği kahramanlıkları sayesinde, bugün dünyanın her tarafıında Kürdlerden bahsedilmekte, Türklerin canavarlıkları anlatılmakta ve bir Kürd halkının varlığı kabul edilmekte ve bu halkın özgürlüğünü amaçladığı kavranılmaktadır. Türkler bu sahte af ile bir Kürd sorunun olmadığını dünyaya inandırmak istemektedir. Ve eğer dışarda bulunan Kürdleri de geri getirtebilirlerse, onları da yok edip artık dünya kamuoyuna bir Kürdistan’ın var olmadığına inandıracaklardır.
4) Türkler, yabancı devletler tarafından elebilecek hücumlardan korkmakta ve herhangi bir savaş olduğunda, Kürdlerin bu fırsatı kullanarak kendi bağımsızlıklarını ilan etmelerinden endişelenmekte ve bunun için de şimdiden Kürd gücünü boğmak istemektedir.
5) Xoybûn Örgütü Türk hükümeti için büyük bir tehlike teşkil etmektedir. Türk hükümetleri bundan öncede suikastler ve hileler yoluyla Kürd örgütlerini dağıtmışlardı. İşte şimdi de Xoybûn’u dağıtmak istiyorlar. Halbuki bütün Kürd halkı Xoybûn ile birliktedir ve bütün uluslar kendi bağrından çıkan doğan öz örgütleri yoluyla nasıl bağımsızlıklarına kavuştularsa, Kürd ulusuda kendi öz örgütü olan Xoybûn öncülüğünde bağımsızlığına kavuşma isteğindedir. Bu nedenledir ki, Türk idaresinin en büyük arzusu Xoybûn’u dağıtmaktır. Af çıkarılmasının gerçek nedeni işte budur. Fakat gerçek Kürd Xoybûn’a sadık kalacak ve Türk idarecilerinin riyakarlıklarına inanmayacaktır. Affın katliamı hedef tutan amacını açıklamak için korkunç bir gerçeği anlatalım. Biliyoruz ki, geçen kış çok sayıda Kürd sürgün edildiler ve onların büyük bir kısmı yolda kırıldılar. Şimdi yine kara kış ortasında sözüm ona affı uygulamak amacıyla bu zavallıları eski yerlerine götürmek için yola çıkarmışlardır. Oysa onlar, Türk idarecilerinin çıkardığı sahte af nedeniyle yol boyunca kırılıp çoğunluğu yok olacaktır.
6) Türk hükümeti için her şeyden önce lider durumundaki kişiler önemlidir. Bundan dolayı bu kişileri aldatarak Kürd ulusunun “başını kesmek” istemektedir.
7) Harput, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Urfa, Siverek ve Günç’ten sürgün edilmiş olan yüzbinlerce Kürdten, bugün ancak bir kaç yüz kişi hayatta kalabilmiştir
............
Ardından Xoybûn çağrısını şu şiarlarla bitiriyor:
Kürdler Türklerin affına inanmayınız!
Genel Müfettiş teşkilatına inanmayınız!!
Türklerin insafına sığınmayınız!!
Herhangi bir Türk hükümetinin Kürd haklarını tekrar vereceğine inanmayınız!!
Birbirinizle birlik ve anlayış içinde olunuz!
Ümidinizi kaybetmeyiniz!!! Kürdistan bağımsızlığa kavuşacak ve Kürd ulusu bahtiyar olacaktır!!
Atalarımızın şu sözünü unutmayınız!!!
BEXTÊ ROMÊ TUNEYE!!!
(Garo Sasuni, age, sayfa 209-211)
Xoybûn’un bu açıklaması ışığı altında 1928 affından yararlanıp Türkiye dönen Kürdlerin durumunu değerlendirmek gerekiyor. Sonuçta tarihsel olarak Xoybûn haklı çıktı. Türkiye geri dönenleri zor günler bekliyordu. Bazılarıda fiziki olarak tasfiye edildiler.
Kürd Ulusal Lıgası-Xoybûn, doğrudan önderlik ettiği Ararat direnişinin yanında, hâlâ bir direniş merkezi olarak varlığını sürdüren Dersim’e küryelerini(Osman Sebri) gönderiyor, Sason Dirinişçileriyle ilişki kuruyor ve Kürdistan’ın diğer parçalarındaki Kürdleri harekete geçirmeye çalışıyordu.
Kürd Ulusal Lıgası-Xoybûn’ Türklerin çıkardığı aflara karşı yaklaşımını Şengar Kürdlerinden İsmail Begê Êzidî’ye gönderdiği mektuptada görülüyor.
Xoybûn Şengar Kürdlerine ve İsmail Begê Êzidî’ye gönderdiği açıklamalardan birini İsmail Begê Êzidî İngiltere’nın Musul yetkililerine teslim ediyor.
Aslında İsmail Begê Êzidî, Xoybûn ve İngiliz Güçleri arasındaki bu karmaşık ilişki bize bir çok şeyi anlatıyor.
Türk çevrelerinin Xoybûn’u İngiltere’ye bağlama girişimlerini de boşa çıkarıyor. Xoybûn İsmail Begê Êzidî’ye yardım için çeşitli mektup ve açıklamalarını gönderiyor
İsmail Bey, İngiltere’nin izni olmadan bir girişimde bulunmak istemiyor. Fakat, “Kürd davasına” karşı sahip olduğu sorumluluğuda unutmuyor ve bunu İngilizlere de açık bir şekilde ifade ediyor.
İngiliz yetkilileri Xoybûn’un açıklamasını ve İsmail Begê Êzidî’nin düştüğü notu çevirerek devlet yetkililerine gönderiyorlar. Olduğu gibi çevirerek aktarıyorum:
“Musul Vilayetinin İdari İnspektörüne Al Amir İsamil Beg AL YEZİDİ tarafından 17 Şubat 1930 tarihinde gönderilen mektubun tercümesi:
Yaklaşık olarak 4 ay önce Kürdistan Xoybûn’undan bir not aldım, bilgilendirmek amacıyla Sincar Kaymakamına gönderdim. Şimdi ise Xoybûn’dan bir açıklama aldım Bu açıklamayı zarf içinde sizin bilginize sunmak için gönderiyorum. Sizin de bildiğiniz gibi biz Kürdüz. Biz ulusal kimliğimizi gözardı edemeyiz. Fakat aynı zamanda bizleri Türklerin hahşetinden kurtaran Britanya hükümetinin iyiliğini de unutmuyoruz. Sizlere vatandaşlarımızdan aldığım mektubu gönderiyorum ve sizden bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmanızı rıca ediyorum......
Xoybûn
Yeni ve korkunç bir tehlike Kürdleri bekliyor. Türklerin katliam ve yıkım politikalarını terkedecekleri yönündeki söylemleri tümüyle yalandır. Onlar Kürdler için yeni bir yıkımı hazırlıyorlar. Kürd bölgelerinden gelen raporlara göre Türkler, Van, Bitlis, Diyarbekir, Erzurum, Muş, Mardin ve Urfa’ya trenlerle yoğun bir askeri sefkiyat içindeler. Kürdlerin kendi evlerine geri dönmeleri için yapılan girişimler, yaşam ve onurlarını korumak için Suriye, Irak ve İran’a geçen Kürdlerin geri dönmeleri için girişilen ikna çabaları bir yana, durmadan Kürdistan’a yapılan askeri yığınaklar bize gösteriyorki Türkler iğrenç bir aksiyon hazırlığı içindeler.
KÜRDLER!! KARDEŞLER!!
Sizler yeni bir katliam ile karşı karşıyasınız!
Yakılan yüzlerce köyü, öldürülen binlerce Kürdü ve kaçırılan kız ve kadınları hatırlayınız!!!
Birbirlerinizi seviyorsanız, silahlarınızı saklayınız ve size karşı yapılacak yeni vahşetlere karşı uyanık olunuz!!!
Aranızdaki düşmanlıkları/kırgınlıkları unutunuz!!
Türkler, milletimizi yoketmek için Kürdlerin kendi aralarında birbirlerini öldürmelerini istiyorlar. Bizim size önerimiz silahlarınızı, cephanenizi ve birliğinizi koruyunuz.
KÜRD KARDEŞLERİMİZE!!!
Unutmayız ki Türkiye, askerlerini, jandarmalarını ve subaylarını, içine girdikleri vahşi aksiyonlar, barbar saldırılar ve Kürd katliamlarından dolayı tam affa tabi tutu. Kürdlerin kendi yaşamlarını, onurlarını ve ulusal haklarını korumak için giriştikleri savunma çabaları her zaman cezaya tabidir. Cezalandırmları ve tecilleri uzun bir süreyi kapsıyor. Unutmyalım ki, cezalar ve tecil işi kaldırılması 23.10.1929’a kadardır. Kürdlerin bu tarihten sonra yaşamlarını ve onurlarını korumak için yaptıkları eylemler suş sayılıyor ve cezaya tabidir.
Türkler, Kürdleri hapise atmaya, sürgüne göndermeye ve öldürmeye her zaman hazırlar. Bundan dolayı, Türkiye’nin kurduğu bu yeni tuzağa düşmeyiniz. Bu arada Kürd cesaretinizi ve düşmana karşı intikam duygunuzu güçlendiriniz!!
KENDİNİZİ TÜRKLER TARAFINDAN KANDIRILMAYA İZİN VERMEYİNİZ!!!!( Jordi Tejel Gorgas, age, 43-45)
Devam edecek..
Hazırlayan: Aso zagrosî
Araştırmanın 5. bölümü için burayı tıklayın: http://ararat-welat.blogspot.com/2011/08/turkiyeye-geri-donen-xoybun-uyeleri_9511.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder