Tarih tekerrürden ibarettir!
Ihsan Nuri:"Fakat buna rağmen Ağrı ispatlamış ki onlar hiç bir zaman Kürt savaşçılarının önüne geçemezler. Kürtler savaşlarda hiç bir zaman sayılarına bakmazlar, eğer Kürtler yürekten savağırlarsa, birbirlerine ihanet etmezlerse, kendi halkının düşmanlarına yardım etmezlerse hiç bir zaman sırtları yere gelmez. Hiç bir zaman onlarla baş edilmez’’.
Ihsan Nuri:"Fakat buna rağmen Ağrı ispatlamış ki onlar hiç bir zaman Kürt savaşçılarının önüne geçemezler. Kürtler savaşlarda hiç bir zaman sayılarına bakmazlar, eğer Kürtler yürekten savağırlarsa, birbirlerine ihanet etmezlerse, kendi halkının düşmanlarına yardım etmezlerse hiç bir zaman sırtları yere gelmez. Hiç bir zaman onlarla baş edilmez’’.
Yakın tarihimizden, Kürt isyanlarından kesitleri alıp incelediğimiz zaman Kürtler aleyhine gerçekleşen sonuçlar ve bugünde değişik biçimler altında ama muhteva olarak aynı şekilde gerçekleğiyor.Türk devleti Kürtlere karşı aynı yöntemleri kullanırken ve bundan sonuç alırken hiç yanılmıyor. Yanlış olan Kürtlerin kendilerini yeterince tanımamaları ve hep aynı hataları tekrarlamalarıdır. Bir ulus yüzyıllarca aynı hataların esiri olup bunları sürdürüyorsa bunu irdelemek gereklidir.
Kürt tarihinde önemli bir direniş olan ve beş yıl gibi bir sürede devam eden Ağrıisyanına dönelim.
Ağrı isyanın lideri İhsan Nuri Paşa: 1893 yılında Bitlis’in Eli Quli sokağındaki evde dünyaya gelmiştir. İlk öğrenimini burada bitirdikten sonra sırasıyla Erzincan Askeri Rüştiye Mektebi ve daha sonra yüksek öğrenimini ise İstanbul Harp Okulunda yapar. Osmanlı ordusunda teğmen olarak göreve başlar ve Paşalığa kadar yükselir. Osmanlı ordusu içinde Arnavutluk, Yemen vb ülkelerde savağır ve birçok savaş tecrübesi edinir. İyi bir komutandır. 1. Dünya Savaşından sonra merkezi İstanbulda bulunan Kürt Teali Cemiyeti ile ilişkiye geçer.
İhsan Nuri beş yılı sürecek olan Türk devletine karşı direniş döneminde Agrı hükümeti dediği Ağrı dağı ve çevresinde askeri ve siyasi yönetiminbaşıolarak çok zor koşullar altında yaşar.
Ağrı dağı isyanını başlatmadan önce değişik görevler gereği Osmanlı ordusunun gönderdişi yerlerde görev yapıp, en son Musul sorunu patlak verince Diyarbekir’in Bişeri’deki birliklerin başına atanır. Burada görev yaparken , Kürdistan’ın kurtuluşu için ordu içinde görev yapan Kürt subaylar ve ve bölgedeki Kürt aydınlarla ilişkiye geçip bir örgütlenme içine girer. Ve Türkiye, Irak , İran sınırının birleştişi yerde Elkê’de (Beytülşebab) ayaklanma hareketini başlatır. Ayaklanma geçici bir yenilgi yaşar. Yanına arkadaşlarınıda alarak önce Suriye Kürdistan’nına daha sonra Güney Kürdistan’a geçer. İngilizlerin çalışma teklifine ise ‘’ben Kürdistan’ın bağımsızlığı için mücadele vermek istiyorum. Irak ordusunda yer alıp İngilizlerin kucağına girmek için değil’’. İhsan Nuri yanına Tewig ve Rasim Beyi alarak Doğu Kürdistan’a geçer. şeyh Said isyanını izlerken gizlice Kuzey Kürdistan’a girer ve şeyh Said’in yakalanmasından sonra tekrar Doğu Kürdistan’a gider. Oradan Ağrı dağıeteklerine yakın Xoy kasabasına gelir. 1927’de 20 kişilik savaşçı gurubuyla silahlı ve politik mücadeleyi başlatmak için Hoybun Cemiyeti’nin kararı ile yeniden Kuzey Kürdistan’a döner. Amaçları gerilla hareketini Ağrı dağı ve yöresinden başlatıp bütün Kürdistan’a yayıp halkı ayaklandırmaktır.
Mücadele 1930 yıllarına kadar devam ederken Türk ordusu, Ağrı dağı ve çevresini defalarca kuşattığı halde çok az sayıda savaşçıyla İhsan Nuri Türkleri hep geri püskürtür. Ayrıca o şartlarda silahları olmayan direnişçiler Türk askerini yendikten sonra cephanesini onlardan alıp onları salıveriyordu. Kürd’ün anlayışında esiri öldürmek yoktu. Besleme şartlarıda olmadığı için esirleri serbest bıraKİYorlardı. Türk ordusu köyleri ve direnişçileri sürekli bombalıyordu. Ağrı dağında Bir çok uçak Kürtler tarafından düşürüldü. Ele geçirilen ağır silahlarda kullanılmadıkları için saklanıyordu veya mekanizmaları çıkarılıp kullanılmaz hale getiriliyordu.
Bu direnişte her zaman olduğu gibi işbirlikçi Kürt beyleri, Türk devletiyle anlaşarak kendi halkını vurmuştur. Tarihte bu hep böyle olmuştur. “Tarihin tekerrür eder” ne yazıkki Kürtlerde çok sık gerçekleşen bir müzmin olgudur. Başka türlü Kürt hareketi yenilgiye uğramamıştır.
Bu Kürtlerde bugün bile var olan bir durum. Bu tekerrürde birinci, önemli tarihsel gerçek.
İhsan Nuri’nin anlatımıyla savaştan bir kesit:’’Savaştan önce Türk süvarilerinin kumandanı albay Ferhat Bey, bana haber göndererk’’Niçin savaşçılarımızı kırdırıyoruz? Gelsin ikimiz vuruşalım! Hangimiz ölürsek savaş bitsin!’’ demişti. Ben de ona ‘’Eğer içimizde birinin ölümü ile savaş bitecekse ben hazırım. Fakat sen halen biz Kürtlerin, Türkler’le ne için savaştığımızı anlamamışsın! Biz Kürt ulusunun bağımsızlığını istiyoruz. Eğer devletiniz bunu kabul ederse savaş bitmiş olur. Ama yinede, eğer biri ile düello etmek gerekirse,seninle değil , Türk ulusunun lideri ile ederim. çünkü bende Kürt ulusunun temsilcisiyim....’’
O bilmiyordu ki ben ölürsem bile Kürtler içerisinde benim gibi, hatta benden üstün binlerce insan, Kürt hakkını Türklerden alıncaya ve bağımsızlığı kazanıncaya kadar savaşmaya hazır bulunuyorlar.’’
Evet burada Türk’ün her zamanki oyunu ve tekerrür kısmı. Türkler, Kürt’ün onur ve gururuna oynayıp her türlü tuzakla İhsan Nuriy’i öldürmek için düello teklifinin altında entrikacılık yapıyorlar. Bu da ikinci gerçek. Bu gün bile ‘’erkeklik’’ kışkırtmaları Türk medyasının temel sloganları olarak toplumu yönlendirmede işleniyor. ‘’arkadan vuran hain terörist’’ Kürtler olmuş oluyor onlara göre. Ama sürekli derin devletiyle Kürtleri tuzaklarla çevrelemeye çalışanlar yine onlar.
Yeniden İhsan Nuri’ye dönersek:’’O kış, Türk kumandan beni öldürmek için sinsi hazırlıklar yapmaya başladı. Bu meseleyi, o sırada hala devletin itaatı altında olan şeyh Abdulkadir’e açmıştı. O da bu iş için, Bro Heski’nin büyük oğlu, şeyh’in damadı olmak isteyen Davo’yu seçti.Ama yanılıyorlardı. O insanlar bizzat benim bilgim içinde hareket ediyorlardı. Bilgim hemen oldu.’’
Bu yöntemler bu günde bizlere hiç yabancı değil. Kürt örgütlerin liderlerini ortadan kaldırmak için bizzat örgüt içinde zayıf ve paraya tutkun kişilerin ayarlandığı ve bunlar eliyle gerçekleştirilmek istendiği biliniyor. Gelecek Kürt tarihinde bu hainlerde yazılacaktır. Bu da tarihin tekerrür edişinin üçüncü önemli gerçeklişi.
İhsan Nuri Şöyle devam ediyor:’’ Ben ve Bro, şeyh’in evinin önünde oturmuş,çatışmanın nasıl olduğunu konuşuyorduk. Bu arada Ağrı’nın arkasındaki devlete başlı Kürtlerden birisi bir katırın yularından çekerek geldi. Katırın üzerinde iki cesed vardı. Bunlardan biri bir Türk subayın, diğeri ise bir Kürd’ün cesediydi. Kürd’ün cesedine bakınca bunun Temirê Keskoi olduğunu gördük. O Temir ki, bizim ve Beyazıt yöneticilerinin yanında ‘’ben Türk oğlu Türk’üm’’ demiş ve Bro Heski ise ona ‘’Allahtan diliyorum ki kardeşlerinle birlikte gömülesin!’’ diye cevap vermişti. Her iki cesedin bir mezara gömülmesini kararlaştırdık ve öyle de yapıldı. Temirê ailesinibaşıdik tutacağına utanç içinde bırakarak ölmüştü. Kürt’tü ve Kürtler’i öldürmeye gelmişti’’
Buna günümüzde yüzlerce örnek vermek mümkün! Korucular ise işin en zor yanı.
Mücadele devam ederken Ağrı direnişini yenemeyeceğini anlayan Türk devleti İran’la anlaşarak ve Sovyetlerinde desteğini alarak Kürtler’e nefes alacak bir alan bırakmadan 60.000 ordusuyla ve uçağı ile hiç bir yerden desteği olmayan Kürtlere saldırmış ve direnişi kana boğmuştur.
Türklerin son saldırısından katliam manzaralarını İhsan Nuri Şöyle anlatıyor:’’Düşman çemberi o kadar daralmıştı ki, düşman ateğini yalnızca bir bölge üzerinde yoğunlaştırabiliyordu. Meydan Kerbela gibi olmuştu. Yalnız bir farkla ki Araplar kadın ve çocuklara karşımıyorlardı. Ama Türk saldırganları, hamile Kürt kadınlarının karınlarını süngüleriyle değiyor, henüz ana karnındaki çocukları çıkarıp parçalıyorlardı. Bro Heski’nin yeğeni Diwan’ın karısı şeker ve Türklerin eline geçen diğer kadınlar bu şekilde öldürüldüler’’.
Tarihin tekerrürlerini sıralamak artık anlam ifade etmiyor. İhsan Nuri 77 yıl öncesini anlatıyor. Ama sanki bugünü anlatıyor gibi.
Ağrıda Kürtler yeniliyor. Ve İhsan Nuri son olarak şunları söylüyor.’’Ağrı dağıolayları hakkında kendi gazetelerine haber veren The Times gazetecileri haberlerini Türkiye Savaş Erkanlığı’ndan aldıkları belli oluyor. Ben hiç bir yerde Ağrısavaşçılarının sayılarını yazmamış veya belirtmemişim. Beşbuçuk yıl Türkiye’nin içinde bir bölgeyi kurtarıp ve bir Kürt idaresini oluşturarak Türk devleti ve ordusunun gözleri önünde Ağrı’nın burçlarına üç renkli Kürdistan bağımsızlık Bayrağını dikerek dalgalandıran bu kahramanların sayısını düşündüğümde gururluca bin yaşa diyorum Bu kahramanların sayısını çok abartmışlar. Şunu diyebiliyorum: Bu çatışmalarda Kanikork savaşçıları vardı. Sonradan gelen diğer savaşçılar ise uçakları savunmak için gelen Türk kuvvetlerine karşı savaşıyorlardı. Zinya, Ağrı’ya gidenler onlardı. Buralarda kimseyle karşılaşmayınca dönerek düşman güçleri ile çatışmaya girenler onlardı. Uçağı yere vurup indiren Bro’nun yeğeni, Eyup ağanın oğluydu. The Times gazetesine göre Van ve Bayezit bölgesine Türk Savaş Erkanlığı’nın altmışbin asker,yüzden fazla uçaktan oluşan bir kuvvet göndermiş ve bunların en az yarısı harekata katılmış. Yine bu gazeteye göre , binlerce Kürt silahlı savaşçısı Ağrı’ya yerleşmiş ve burayı tutmuşlar.
Fakat değil bin eğer yalnız 500 Kürt savaşçısı bu çatışmalarda bulunmuş olsaydı savaşın neticeside başka olurdu. Ben burada Türk askerlerinin zayıflışını ve beceriksizlişini belirtmek istemiyorum. Ama ben kendim Türk ordusunda görev yapmış Arnavutluk, Rus,Yemen, Gürcü ve Ermenistan savaşlarına katılmışım. Meslektaşım olan Türk subaylarının ve askerlerinin başarılarına şahit olmuğumdur. Fakat buna rağmen Ağrı ispatlamış ki onlar hiç bir zaman Kürt savaşçılarının önüne geçemezler. Kürtler savaşlarda hiç bir zaman sayılarına bakmazlar, eğer Kürtler yürekten savağırlarsa, birbirlerine ihanet etmezlerse, kendi halkının düşmanlarına yardım etmezlerse hiç bir zaman sırtları yere gelmez. Hiç bir zaman onlarla baş edilmez’’.
İhsan Nuri İkinci Dünya Savaşı döneminde yeni bir Kürt ihtilali başlatır korkusuyla Türk sömürgecilerinin isteği üzerine İran sömürgecilerince tutuklanıp zindana atılır. İran’ın müttefik devletlerin kontrolüne geçmesi üzerine ve müttefik güçlerin müdahalesiyle serbest bırakılır. üzerindeki baskı ve kotroller devam eder. 18 Mart 1976’da Tahran’da ki evinin önünde bir caddede karşıdan karşıya geçerken; kendisine bir motorsiklet çarpar ve ağır yaralanır. ‘’Kaza’’nın geliş şekli şaibelidir. Altı gün komadan sonra efsane gerilla lideri İhsan Nuri 25 Mart 1976’da sabah saat 6’da hayata gözlerini yumar. Mezarı ‘’Behşeti Zehra’’ mezarlışında 9/58, 12 numarada bulunuyor.
Derleyen :G.ç.
Kaynak:Ağrı Dağı Direnişi
Med yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder