10 Nisan 2012 Salı

Sibirya'ya ve Nazi Savaşına... Hesenê Abo'nun hikayesi


Zilanlı Hesenê Abo, 1940’ta Sarıkamış’ta bir sınır karakolunda askerlik yaparken kötü muamelesinden bıktığı yüzbaşıyı öldürüp arkadaşlarıyla birlikte firar eder. Aras nehrinden Ermenistan’a geçen Hesenê Abo ile arkadaşları burada Sovyet birliklerine teslim olurlar. Ardından Sovyet ordusuna alınan Hesenê Abo, savaşta Nazilere karşı savaşır ve subaylığa kadar yükselir.

Savaştan sonra Sovyet vatandaşlığına alınan Hesenê’ye Museyeviç Kerimov soyadı verilir. Altmış yıl sonra izini bulan yeğenine “Van gölü sahilinde ölmek istiyorum. Bedenimin o iki yolun ortasındaki mezarlığa gömülmesini çok isterdim” vesayetinde bulunsa da, Hesenê Abo, yaşamını yitirdiği Özbekistan’da toprağa verilir. Şimdi Kürt Hesenê Kerimov’un arkasında çocukları ve torunları Sovyet topraklarında ismini yaşatıyor.

1920li yıllarda Zilan’ın Cergeşin köyünde doğan Hesenê Balıkçı’nın ailesi, Zilan katliamından sonra Fılıstan bölgesi olarak bilinen daha önce Ermenilerin yaşamış olduğu Bitlis’in Adilcevaz ilçesine bağlı Akçıra köyüne göç eder. Akçıra, sahilden Van gölüne doğru sokulan yarımada konumunda bir köydür. Oniki çocuklu ailenin beşinci çocuğu olan Hesen, askere gitmeden önce Gülistan ile nişanlanır. 1940’lı yıllarda askere giden Hesen, bir daha köyüne dönemez. Nişanlısı Gülistan ise yıllarca Hesen’in yolunu gözler…

YÜZBAŞIYI VURUP FİRAR ETTİ

Askerliğini Sarıkamış’ta bir sınır karakolunda yapan Hesen’e ve diğer Kürt askerlere kötü muamelede bulunan bir yüzbaşı bulunmaktadır. Her seferinde Hesen’i cezalandıran bu yüzbaşı, bir keresinde Hesen’in önüne kattığı katırın arkasına bir top güllesi bağlayarak, sınırdaki mayın tarlasına sürmüş. Aynı yüzbaşı daha önce de 3 askeri bu şekilde öldürtmüş. Ancak Hesen, sözkonusu cezaya çarptırılırken, tenha bir yerde kıstırdığı yüzbaşıyı alnından vurarak, üç arkadaşıyla birlikte firar eder.

Kendilerini Aras nehrinin sularına bırakan dört arkadaşın ardından Türk askerleri kurşun yağdırırlar, bu esnada içlerinden biri yaşamını yitirir. Firarın ardından devlet köye haber göndererek olayı bildirir.

SİBİRYA’DA ÇALIŞMA KAMPLARINA GÖNDERİLİR

Diğer üç arkadaş ise sınırı geçerek, Ermenistan’daki Sovyet birliklerine teslim olurlar. Türk ajanı oldukları şüphesiyle Sovyet ordusu tarafından işkencelere maruz kaldıktan sonra Sibirya’ya, çalışma kamplarına gönderilirler. Bir yıl kampta zor şartlarda kalan üç arkadaş zatürreeye yakalanırlar. Bir arkadaşını da zatürreeden kaybeder. Askeri doktorlardan biri, ağır zatürree olan Hesen’in Kürtçe konuştuğunu fark edince Hesen’e, kendisinin de Kürt olduğunu söyleyerek, “Merak etme, senin hayatını kurtaracağım” der. Kürt komutan askeri doktor diğer askerlere de, Hesen’e sadece tavuk suyu verilmesi yönünde emir vererek, hayatını kurtarır. Hesen iyileştikten sonra da yine bu Kürt doktorun yardımıyla serbest bırakılır.

NAZİLERE KARŞI SAVAŞIR

Daha sonra Sovyet ordusuna katılıp, Nazilere karşı savaşmak için cepheye giden Hesen, 7 yıllık savaş süresince subaylığa kadar yükselir. İkinci Dünya Savaşı bittikten sonra Sovyet vatandaşı olan Hesen’in soyadı Hesen Museyeviç Kerimov olarak değiştirilir.

Özbekistan’a gidip Buhara’da tren garında bekçi olur ve aynı garda sefer memur olan Lena adında Rus bir kadınla evlenir. Bu evlilikten ikisi erkek üç çocuk sahibi olan Hesen, erkek çocuklara Bekir ve Cemil, kıza ise Halime ismini koyar. Oğlu Bekir Rus polis servisinde çalışırken mafya ile girdiği bir çatışmada yaşamını yitirir. Diğer oğlu Cemil ise doktor olur ve bürokrat bir aileye mensup Vinere ile evlenir. Elixan adında erkek çocuk sahibi olur. Hesen’in kızı Halime ise garda memur olarak çalışır.

Hesen, ömrünü Buhara Tren İstasyonuna adar. Gelini Vinêre Kerimov, Buhara Valisi olduğunda bile Hesen, tren istasyonundaki işini bırakmaz. 2005 yılında 85 yaşında unvanı artık şef olan Hesen, görevinin başında yaşamını yitirir.

YEĞENİ İZİNİ BULUR

Yıllar sonra 1992 yılında kardeşinin oğlu Mustafa Balıkçı, amcası Hesen’in izini bulmak için Rusya’ya gider. Bir yıllık bir çalışma sonucu amcasının izini Özbekistan’da bulur.

1991 yılında Hesen’nin gelini Vinêre, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’a giderken, uçak İstanbul’da yakıt ikmali yapmak için havaalanına iner. Burada Erciş’in Zilan bölgesine yerleştirilen Kırgız bir mülteci ile karşılaşan Vinêre, kayınpederi Hesen Kerimov’un da Zilanlı olduğunu ve ailesini bulmasını ister. Erciş’e dönen Kırgız vatandaş, Hesen’in yeğeni Mustafa Balıkçı’yı bulur. Bunun üzerine Mustafa Balıkçı Rusya’nın yolunu tutar. Mustafa Balıkçı, amcası Hesen’i bulma serüvenini şöyle anlatıyor:

“Babam bana ‘gitme’, 60 yıldır kayıp olan kardeşimi nasıl bulacaksın’ dedi. Kimseyi dinlemedim. Tiflis üzerinden, Ukrayna’ya geçtim. Ukrayna’da çok zorluk çektim. Rusça bilmediğim için kimseyle anlaşamıyordum. Burada 3 Sovyet Kürdü ile karşılaştım. Bana yardımcı oldular. İşlemlerimi onlar halletti. Kazakistan’ı ve Türkmenistan’ı tren ile geçerek, 5 gün 5 gece yol giderek, Özbekistan’a vardım. Hesen amca Buhara tren istasyonunda beni karşıladı. Tıpkı Ali amcama benziyordu. Beni görünce sarsılarak ağladı. Kürtçeyi unutmuş gibiydi. Rusça, Kürtçe, Özbekçe karışımı bir dil kullanıyordu sanki. Zar zor anlaşıyorduk. İlk gidişimde bir ay kaldım. Yavaş yavaş Kürtçe konuşmaya başladı. Söylediğine göre 60 yıldır Kürtçe konuşamamıştı doğru dürüst kimseyle.”

“GÜLİSTAN’I UNUTMAMIŞTI”

Aile, Hesen’den umudunu kesince, nişanlısı Gulistan kardeşi Abdullah’a verilir. Mustafa yıllar sonra amcasını Özbekistan’da bulunca, Hesen’in ilk sorduğu kişi Gulistan olur. Ona göre amcasının bir daha köye dönmemesinin sebebi de Gulistan’ın kardeşiyle evlendirilmesiymiş. Şunları söylüyor Mustafa: “Amcam Hesen’i 1992 yılında bulduğumda, bana ilk sorduğu kişi Gulistan oldu. Aradan geçen 60 yıl ona Gulistan’ı unutmamıştı. Suçu zaman aşımına uğramasına rağmen, Türkiye’ye gelmek istemedi. Amcama çok ısrar ettiğim halde gelmek istemedi. Ailesine Gulistan’dan dolayı çok kızgınmış.”

Mustafa, 1994 yılında Hesen’in oğlu Cemil’in, torunu Elixan ve gelini Vinêre’nin Akçıra köyüne geldiğinde, 9 yaşında bir çocukmuş, “Bize tıpa tıp benzeyen Elixan, Rusça küfürler savuruyordu. Biz anlamıyorduk. Çat pat Kürtçe konuşan Cemil ise ona kızıyordu” diyor.

Hesen, ölümünden önce Mustafa’yla yaptığı bir görüşmesinde ona, “Akçıra köyünde, Van gölü sahilinde ölmek istiyorum. Bedenimin o iki yolun ortasındaki mezarlığa gömülmesini çok isterdim” diye vasiyette bulunsa da 2005 yılında Özbekistan’ın Buhara kentinde yaşamını yitirir ve ebedi mekanı Buhara-yı Şerif Mezarlığı olur.

SEDAT ULUGANA -ANFÖzel / 10:01 / 19 Ekim 2011

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder