Sayfa - Rûpel

Bölümler - Beş

16 Aralık 2011 Cuma

XALIS BEG FOTOĞRAFLAR

XALIS BEG



Halis bey ve arkadaşları yasıS ada... Halis sağda ayakda olanlardan üçüncü



 


Halis bey husametin ve Salih beyler


Halis bey (Xalis Beg) Celal bayar şeyh Kasım kufrevi Geliye zilan daki yasaklamayi kaldırmak için Celal bayarla görüşmede...


Ebdilmecît Begê Sîpkî ve torunları Ferzende Ve Hanım....
(Xalis Beg Ebdilmecît Beg'in oğludur)


XALIS BEG KİMDİR:


sîpkî aşiretinin lideri Aptulmecit beg’in oğludur.
Çevrede zenginliği ve yurtseverleri ile tanınan bu ailede sürgüne yollanmıştı.
Ağrı savaşlarının başlaması üzerine , Xalis beg bazı akrabalarıyla kaçıp Ağrı’ya gitti.
Bilgi, donanım ve becerisiyle harekete değerli hizmetlerde bulundu.
Xalis beg, Ağrı Kürt cumhuriyetinin Beyazıt valisi ve Ağrı savaş konseyi üyesiydi. Savaşın kaybedilmesi üzerine, oda iran’a geçti. Daha sonra yeniden türkiyeye döndü.
1950 ve 54 yıllarında yapılan genel seçimlerde, demokrat partiden iki dönem Ağrı milletvekili seçildi. Xalis beg 24 eylül 1977 tarihinde vefat etti ve Ağrı’nın Tutak ilçesinde aile mezarlığında defnedildi.

başka bir kaynağa göre Xalis Beg:


Halis Öztürk (Sipkanlı Halis Bey, d. 1889 - ö. 24 Eylül 1977), Kürt siyasetçi.
Ağrı'nın Tutak ilçesinde Sipkan (Sipki) aşiret reislerinden ve Hamidiye Alayları'nın komutanlarından Abdülmecid Bey'in oğlu olarak dünyaya geldi. Çiftçilikle uğraştıktan sonra Ağrı ayaklanmaları sırasında etkin rolü oynadı. Mehmet Ali Kışlalı'nın aktardığına göre, Halis Bey Ağrı ayaklanmalarını başlatanlardan biri olup bir ara tutuklanıp Erzurum'dan Trabzon'a götürüldüğü sırada kaçtığını belirten kaynaklar vardır.[2] Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti ile yapılan barış görüşmesine Ağrı Cumhuriyeti'nin delegesi olarak katıldı. Ağrı İsyanı'nın bastırılmasından sonra İran'a geçti.
Daha sonra aftan yararanarak Türkiye'ye döndü. 9., 10. ve 11. olmak üzere üç dönemde Demokrat Parti'den Ağrı milletvekili seçildi.
27 Mayıs Darbesi'nden sonra tutuklanarak Yassıada'ya sürüldü ve yargılandı. Türkçesi çok az olduğu için duruşmalarda Kürtçe/Türkçe karışımı ifade verdi. Anayasa'yı tağyir ve ihlâl ettikleri ve ayaklar altına aldıklarına dair suçlamalarına karşın Vallahi hâkim bey Anayasa'nın ayaklarımızın altında olduğunu bilseydim hiç çiğner miydim ? diye yanıtladı. Yassıada Yüksek Adalet Divanı'nca Anayasayı çiğnediği gerekçesiyle 10 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. Yassıada ve Kayseri hapishanesinde kaldığı dönemin koğuş arkadaşı Abdülmelik Fırat, Fırat Mahzun Akar adlı anılarında Halis Öztürk'ün çok zeki ve espirili bir kişiliğe sahip olduğu yazmaktadır. Yassıada'nın canlı tanıklarından Samet Ağaoğlu, Marmara'da Bir Ada adlı eserinde Halis Öztürk'ün başkanın küçültücü bütün sorularını şivesi kadar tatlı espirileri ile karşıladığını yazmaktadır. 24 Eylül 1977'de öldü. Üç eşi, 13 kızı ve 7 oğlu vardır.





Aşağıdaki ağıt Xalis beg üzerine yakılmıştır:


Sabahtır savaş başladı, dağdan dağa
Rom askeri sarmış, Xanım’ın babası
Sêrxûnların koçyiğidi Xalıs beg’in siperini.
Xalıs beg haykırdı
Ehmed oğlum, yiğit ol, yiğitçe çarpış
Zalimdir kara Rom’un askeri
Kesmiş Murat nehri’nin geçiş yerini
Hele bir bak, akşamdan beri
Kurutmuş damlarımızın, yiğitlerimizin kökünü
Ateş düşün ocağına korkak Rom’un
Nasıl kurnazca sarıyorlar Xanım’ın babasının siperini
Kaçak gülü xanım’ın, hey ben öleyim
Evet yiğidim, sabah yine başladı savaş
Mîrim, Viran Bane’de, dağın yamaçlarında
Yok mudur bir hayır, hasenat sahibi
Haber ulaştırsın sürgündeki (babam) Evdilmecit beg’e
Evi yıkılasıca, desin
Gaddar bir yara almış, sağ eline, parmaklarına.


Türk devleti 1934 yılında çıkardığı bir kanunla herkesi bir soyisim almaya mecbur etti.
Bu kanun uygulandığı sırada, memurlar istediği gibi
ve akılları estiği gibi herkese bir isim veriyorlardı.
Memur gelen vatandaşın şekline bakarak bir soy isim yapıştırıyordu.
Zaten halkın esası okuma yazma bilmiyordu.
Memur bir şeyler yazıyordu
ve vatandaşa Senin soy ismin "Satılmış", "Delioğlu", "Katırcı" vs...
Kürdistan'da aynı durum yaşamasına rağmen, bir çok tanınmış Kürd ailesine
Türklükle doğrudan ilişkili isimler verilirdu.
Mesele "Türk", "Bozkurt", "Turanlı" ve "Öztürk" gibi.. Sayın M.E Bozarslan'ın "Kemal Paşa Weledê Kê ye?" adlı eserinde anlatığı bir hikaye var.
Tamda bizim bu soyisim tartışmalarına denk düşüyor.

Bir çoklarınız Abdulmecid Sipkî'nin ailesini duymuşsunuz.
Bu aileden gelenlerden bir Xalis Beydir.
Xalis Bey "Ağri Direnişi" sırasında İhsan Nuri, Broyê Hesikê Telolarla
birlikte önemli rol alan insanlardan biriydi.
Ağrı İsyanın bastırılmasından sonra Xalis Begê Sibkî' de bir çok Kürd
ileri gelenleri gibi sürgüne gönderilmişti.
1946'dan sonra Türk devleti demokrasiye ve çok partili sisteme geçeceği imajını yaratmak ve a la Turca bir demokrasi oynamak
seçimlere gitti..
O dönem Demokrat Parti CHP'ye karşı seçimlere katıldı ve kazandı.
Demokrat Parti saflarında sürgünden dönen çok Kürd vardı.
Prof. İzzetin Doğan'ın babası, Abdulmelik Firat, Halis Öztürk gibi.. Kürdler DP saflarında milletvekili olmuşlardı..
Artık Xalis Begê Sibkî, Halis Öztürk olmuştu.. Neyise Xalis Beg Ankara gidiyor. Meclis açıldığında milletvekilleri kendi aralarında tanışıyorlar.
Bu esnada bir milletvekili ismini ve "Öztürk" soyismini söyledikten sonra Antalya Milletvekili olduğunu söylüyor.
Xalis Beg Antalya milletvekilinin "Öztürk" soyismini taşımasına şaşırıyor.
Ve atılıyor: Kusura bakmayınız siz Anrtalya milletvekilisi olduğunuzu söylediniz değilmi?
Milletvekili: Evet ben Antalya milletvekiliyim.
Xalis Beg: Siz aslen Antalyalımısınız?
Milletvekili: Evet ben aslen Antalyalıyım.
Xalis Beg daha da şaşırıyor ve kendisine siz aslen Antalyalısınız, Antalya Milletvekilisiniz ve soyisminiz "Öztürk"?
Milletvekili: " Evet öyledir" diyor.
Xalis Beg gülerek Milletvekiline:
"Kim sizin Türklüğünüzden kuşkulanarak "Öztürk" soyisimini size verdi" diye hayretler içinde bir durum tespiti yapıyor.

Hazırlayan: Agirî Ararat
12.12.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder