Sayfa - Rûpel

Bölümler - Beş

21 Kasım 2010 Pazar

EYYÜP GÜL *: Yeniden başlamamak için

İngilizlerin sonu gelmez işleri tanımlayan “Forth Köprüsü’nü boyamak gibi” (It’s like painting the Forth Bridge) gibi güzel bir deyimleri var.
Forth Köprüsü, 1890’da İskoçya’daki Forth Irmağı üzerinde, 45 bin ton çelik kullanılarak yapılan 2529 metre uzunluğundaki bir köprü. Köprünün paslanmasını engellemek için yapılan boyama işlemi üç (3) yıl sürdüğünden, köprünün sonuna gelindiğinde baş tarafı yeniden boyamanın zamanı da gelmiş oluyor. Deyimin hikayesi bu. Bu deyim-hikaye bana devletin Kürt sorununu yaklaşımını anıştırdı; size de anıştırmıyor mu? Bu anıştırmanın nedeninin görmek için sadece ikiyüz yıllık tarihimize bakmak yetecektir. 1800’lerden günümüze kadar “Forth Köprüsü’nü” 29 kere boyadık, hala da boyamaya niyetinde olanların az olmadığını biliyoruz. Ağrı isyanından sonra “Hayali Kürdistan burada meftundur” diyerek Kürtlerin hayallerini beton mezara tutsak ettiklerini ilan ettiler. Sonuç ne oldu: İşin üstünü boyamayı “sarsılmaz-eğilmez-bükülmez ve dahi yılmaz” bir azim ve kararlılık içinde olunmasına rağmen işin boya kaldırır yanı kalmadı. Bu nedenle olacak her şeyi güç ilişkilerine göre değerlendiren, vicdan ve ahlakı kamusal alanın dışında tutan stratejikleri ve emekli topçu askerlerin hikmeti satır aralarında gizli analizlerini bir tarafta bırakırsak sorunun adı Kürt sorunu olarak konulmuş bulunmaktadır.


Devlet ricalinde bir mutabakatın olduğu ve sorunun adının koyup Kürtlere bir sorunu teslim “güvenini” gösterilmesine hepimiz şükran duyguları içindeyiz! Ancak bu söylemin devamı gelip-gelmeyeceği noktasında ciddi kuşkularınız olduğu için yine aynı döngü yine aynı fasit daire içine hapsolup olmayacağının merak etmekteyiz. Tenkilden asimilasyona, oradan entegrasyona geldik. Ama yine de hep başa dönme korkusu içindeyiz. Bahse konu olan “Kürt açılımı” eğer soruna dönük bir “soğutma taktiği” değilse ve fasit dairenin yönergesine fırlatılan yeni model bir aygıt olmayacaksa, artık bizi başa dönmek zorunda bırakmasın. Çünkü başa dönmenin faturası çok ağır.

Yeniden başlamamam için, yeni bir başlangıç yapmalıyız. Bunun için tüm taraflar İmralı’nın açıklayacağı-açıkladığı yol haritasını önyargısız, Kürt ve Türk halklarının geleceğini inşa açısından yaklaşıp demokratik çözüme doğru yürümenin vesilesi yapmalılar. Böylesi bir başlangıç “Forth Köprüsü’nü” yeni baştan boyamamızı gerektirmeyecektir.

* Antep H Tipi Cezaevi

YENİ ÖZGÜR POLİTİKA
Okunma: 146

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder