7 Haziran 2018 Perşembe

KÜLTÜR-SANATİsyanlarla ve sürgünlerle geçen bir yaşamın öyküsü: Qulingê Birîndar

Agirî’den Tiflis’e, Sibirya’dan Erivan’a, isyanlarla ve sürgünlerle dolu bir yaşamın hikayesini konu alan ‘Qulingê Birîndar’ belgeselinin galası 1 Temmuz’da. Yönetmen Kerem Tekoğlu, bu belgesel ile yok olmaya yüz tutumuş bir değeri gelecek nesillere taşımak istediğini söylüyor.


Zilan Katliamı’ndan, Agirî İsyanı’na tarihsel birçok olaya tanıklık eden, yaşamı sürgün ve ‘ajanlık’ suçlamaları ile geçen Erivan Radyosu seslerinden Agirîli Dengbêj Seyadê Şame’nin yaşamı belgesel oldu.
Yönetmen Kerem Tekoğlu’nun çektiği Qulingê Birîndar (Yaralı Turna) adlı belgeselin galası 1 Temmuz’da İstanbul’da gerçekleşecek. Gala öncesi Fırat Haber Ajansı’ndan (ANF) Zeynep Kuray’ın sorularını yanıtlayan yönetmen Tekoğlu, neden Şeme’nin yaşamını tercih ettiğini ve belgeselin çekim sürecini anlattı.

Yaşamı Kürtler’in bir aynası

Şeyadê Şame’nin yaşamını konu edinmesinde iki önemli etken olduğunu söyleyen yönetmen Tekoğlu, o etkenleri şu sözlerle anlatıyor: “Seyadê Şame’nın öyküsüne baktığımızda, aslında Kürtlerin ve Kürdistan’ın aynasını görürüz. Şame’nin yaşamının bir yanı, yeryüzünde insanın çekilebileceği tüm acılarla doluyken; diğer yanı aşkıyla, yaşam sevinci ve umuduyla halaylıdır, türkülüdür. Bu yaşam öyküsünde aynı zamanda, Şame’nin 6 ay beraber yaşadığı ilk eşi Zulfinaza Xanoyê Emo’nun dramını görürüz. Zulfinaza Xanoyê Emo, tam 49 yıl boyunca eşinin yolunu gözler. Beni bu öyküyü çekmeye iten en büyük iki neden budur.”

‘Çamlıbel’in kitabından esinlendim’

Belgesel fikrinin Seyadê Şame’nin kardeşi Veysel Çamlıbel’in yazdığı Qulingê Birîndar (Yaralı Turna) kitabını okuduktan sonra ortaya çıktığını söyleyen Tekoğlu, belgeselinde Seyadê Şame’nın ailesine de ulaştığını ve ailenin arşivinden de yararlandığını söylüyor.

Yok olmaya yüz tutmuş değerler

Şuanda Kürt sanatçıların birçoğunun okuduğu eserlerin Seyadê Şame’ye ait olduğunu ancak büyük bir çoğunluğun onu tanımadığını aktaran Tekoğlu, kendisinin bu belgesel ile yok olmaya yüz tutumuş bir değeri gelecek nesillere taşımak istediğini vurguluyor.

Çekimleri Seyadê Şame’nin doğduğu Agirî’nin Bazid (Doğubeyazıt) ilçesinde yapılan belgeselin galası ise, 1 Temmuz 2017’de Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde gerçekleşecek. İstanbul ile sınırlı olmayan gösterimler, 9 Temmuz’da Bazîd’de, 12 Temmuz’da Agirî’de, 15 Temmuz’da ise Wan’da sürecek. Festivalin önmüzüdeki dönemlerde uluslararası festivallere de katılması bekleniyor.

Seyadê Şame kimdir?

1922’de Agirî’nin Bazîd ilçesinde dünyaya gelen Seyadê Şame’nin çocukluğu ‘Ağrı İsyanı’ ve ‘Zilan Katliamı’nın gölgesinde geçer. Gençliği ise, 2. Dünya Savaşı’na denk düşer. Siyasi görüşlerinden ötürü Türk devleti tarafından Sovyetler ajanı suçlamasıyla 1943 yılında önce ailesiyle birlikte Çorum’un Alaca ilçesine sürgün edilir, sonra hapsedilir. 1944 yılında tutulduğu Erzurum Mumcular Cezaevi’nden firar etmeyi başaran ve 26 gün boyunca yaptığı zorlu bir yolculuk sonunda İran’a ulaşır. Şame, bu kez de SSCB askerleri tarafından yakalanarak Türk ajanı olmakla suçlanır.

Şame, 1 yıl Moskova ile Tiflis cezaevlerinde tutulduktan sonra 9 yıl boyunca yoğun işkencelere maruz kalacağı Sibirya toplama kamplarına gönderilir. Stalin’in ölümünden sonra cezası biten Şame, Ermenistan’ın başkenti Erivan’a yerleşir ve orada Erivan Radyosu’nun Kürtçe bölüm sorumlusu Xelîlê Miradov’un teklifi üzerine radyoda kilamlar söylemeye başlar. O güne kadar kendisinin öldüğünü sanan ailesi, 20 yıl sonra radyoda duydukları Şame’nin yaşadığını öğrenir. Şame, tam 49 yıl sonra, 1992’de doğduğu topraklara geri döner. Aynı yıl 20 Eylül’de Rusya’nın Krasnodar kentinde hayata gözlerini yuman Şame’nin mezarı, hâlâ Krasnodar’da bulunuyor.

Zeynep Kuray/İstanbul-Anf

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder